Su yaşam kaynağımız mı?

suSu insanların sağlıklı bir şekilde yaşaması için gerekli olan en önemli etkenlerden biridir. Suyu az tüketen kişilerde yorgunluk, dikkati toplamada güçlük çekme ve hafıza sorunları görülebilir. Sağlıklı olan bir yetişkinde vücut ağırlığı erkeklerde % 60 kadar, kadınlarda ise % 50 kadarı sudan meydana gelir. Bu oran yeni doğan bebeklerde % 70-75 kadar olurken, yaşla beraber azalmaya başlar. İnsan beyninin % 95 oranı sudan, akciğerlerin % 90 oranı sudan meydana gelir. Vücutta olan tüm sistemlerde, organlarda ve hücrelerin tamamında su olmadığında işlev yapamazlar. Hücrede meydana gelen tüm yaşamsal metabolik olaylarda bile, sadece yeterince su olursa gerçekleşebilir. Vücutta bulunan suyun % 2 kadarı bile azaldığında kişide hafif derecede yorgunluk, hafızanın bozulması, işe odaklanmada güçlük ve dikkat toplamada sorun olmasına sebep olur. Vücutta suyun azalması dehidrasyon olarak tanımlanmaktadır. İnsanlarda gün boyunca devam eden hafif yorgunluğun sebebi, genellikle hafif dehidrasyon nedeniyle olur.

Suyun yaşam kaynağı olmasının sebepleri nelerdir?

  • Vücutta mekanizma içinde taşıyıcı bir görev üstlenmiş olan su, hücrelere kadar besin ve oksijen taşır ve atıkların uzaklaştırılmasında rol oynar.
  • Böbreklerde toksin maddelerin temizlenmesinde etkilidir.
  • Kan ve lenf sisteminin oluşmasında etkili olur.
  • Vücut ısısının düzenlenmesinde rol oynar. Yazın serinletir, kışın vücudun ısısını korur.
  • Vücuttaki kan basıncını kontrol eden elektrolitlerin dengelenmesi ve taşınmasında suyun etkisi fazladır
  • Sıcak olan havalarda vücudu serinletir, soğuk havalarda ise vücuttaki izolasyonu sağlar
  • Yeteri kadar içildiğinde, cildin daha pürüzsüz, daha yumuşak, parlak ve esnek olmasına katkı sağlar
  • Tükürük ve mide sıvısında bulunup, besinlerin sindirilmesine yardımcı olur
  • Kadınların emzirme döneminde anne sütünü arttırıcı bir etkendir.
  • Vücutta bağışıklık sisteminin tam olarak görevini yapabilmesi için gereklidir. Bu şekilde vücudun dinç ve zinde olmasını sağlar.
  • Eklemlerde kayganlığın meydana gelmesini sağlamaktadır
  • Vücuttaki su oranı azaldıkça, depo edilecek olan yağ miktarı artar ve insanlar bu sayede kilo almaya başlar
  • Suyun içinde farklı mineraller bulunur. Bunlar yöresel olarak değişiklik gösterebilir. Vücudun günlük olarak ihtiyacı olan minerallerin bir bölümü sudan karşılanır. Minerallerin arasında magnezyum, sodyum ve kalsiyum suyun içinde fazla oranda olur. Bunun dışında iyot, flor gibi elementlerde suda bulunur.

İnsanların su tüketmesi şartlara ve çevresel etkenlere göre farklılık gösterir. Su tüketilmesi sağlığın korunması açısından çok önemlidir. Normal olarak bir kişinin günlük olarak 2-2,5 litre kadar su tüketmesi gerekmektedir. Ancak bu oran kişinin genel sağlık durumuna, hastalıklarına, hava durumuna ve yaptığı aktivitelere göre değişiklik gösterir. Bu yüksek protein diyeti yapan kişilerde, lifli gıdalarla beslenenlerde, ishal, bulantı ve kusma yakınması olanlarda, ağır fiziksel aktivite yapanlarda, çok terleyen ve sıcak ortamlarda olanlarda daha fazla su içilmesi gerekir.

Yeterince su tüketimi nasıl olur?

  • Susuzluğun giderilmesinde, içilen suyun 2 katı olması gerekmektedir.
  • Gün boyunca sık su içilmeli ve bunun için susamanın beklenmemesi gerekir.
  • İdrar renginin koyu olmasında, kişinin yeteri  kadar su içmediği anlaşılır. Yeteri kadar su içildiği zaman idrarın rengi açık ve daha şeffaf olur. Bu yüzden yeteri kadar su içilmelidir.

Su yaşamak için bu kadar önemli olmasına rağmen, bazı hallerde yani vücutta fazla sıvının bulunduğunu gösteren ödemlerin olmasında, böbrek ve kalp yetmezliğinde, siroz ve karaciğer hastalıkları gibi sorunlarda suyun kısıtlanması gerekebilir. Bu yüzden doktor tavsiyesine mutlaka uyulması gerekir. Günlük su tüketimi miktarında, bunun dışında içilecek diğer sıvı içecekler suyun yerini kesinlikle tutmaz. Su asit ve kalori içeriği olmayan bir içecektir. İçilen başka içecekler, kesinlikle suyun yerini tutmaz. Bu nedenle su ihtiyacı sadece suyla karşılanmalıdır.

Bir Cevap Yazın