Hegemonya nedir?

İnsanların günlük yaşamda giderek daha fazla duyduğu ve günlük yaşamda kullanılmaya başlanan bir kelime olan “hegemonya”, birçok Avrupa merkezli kavramda olduğu gibi Eski Yunanca kökenli bir kelimedir(Hegemonia). İdeolojik açıdan incelendiğinde aslında pek de yüzeysel bir biçimde bahsedilemeyecek kadar kapsamlı bir anlamı olan hegemonya kavramı, sosyoloji biliminin yaptığı birçok araştırmaya etki etmektedir. İdeolojik bir kavram olmanın ötesinde aynı zamanda kültürel bir boyutu da olan hegemonya, “baskın olma” kavramının toplumsal boyutta ele alınmasıyla derinleşen bir anlam kazanmıştır. Toplum içindeki bazı insanların diğerlerinden daha “üstün” olması manasında kullanılan hegemonya kavramı, baskın olan insan gruplarını tanımlamak için de kullanılmaktadır.

Bilinen medeniyet tarihi boyunca dünya genelinde var olmuş neredeyse tüm toplumlarda görülen sosyal hiyerarşi, hegemonya kavramının zaman içinde şekillenmesini ve yüzyıllar boyunca birçok düşünürün bu kavram üzerine görüş bildirmesine neden olmuştur. Bazı düşünürler sistem içinde baskın olan grubun bu üstünlüğe sahip olmasına bizzat “boyun eğenler” tarafından müsaade edildiğini savunmuştur. Rasyonel bir bakış açısı ile hegemonya kavramı incelendiğinde, gerçekten de toplum içindeki baskın grupların oluşması için öncelikle bir boyun eğen sınıfının oluşması ve bu sınıfın da boyun eğmeyi arzu etmesi gerekir. Zira boyun eğen insanlar müsaade etmemesi halinde toplum üzerinde herhangi bir güç kullanmadan ve toplum içinde çatışma yaşanmadan bu tür bir sınıfın oluşması mümkün değildir.

Hegemonya kavramından bahsedildiğinde akla gelen bir diğer kavram da şüphesiz “burjuvazi” olmaktadır. Politik ve ekonomik açıdan incelendiğinde de oldukça derin bir anlamı olduğu anlaşılan hegemonya, tarih süreci içinde oluşan burjuva sınıflarının da yakından incelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarır. Hegemonyanın “zoraki bir yönetim biçimi olmadığı” unutulmamalı ve mevcut düzen konusunda herhangi bir baskı ya da çatışma yaşanmadığı anlaşılmalıdır. Toplumda oluşan hegemonya ekonomik anlamda bireylere bir takım çıkarlar sunulması sonucunda karşılıklı memnuniyet oluşmasına da neden olabilir. Bu konu hakkında farklı görüşler bulunsa da, maaş ödenmesi ya da ücret belirlenmesi gibi konuların boyun eğen sınıfının hegemonyayı kabullenmesini sağlayan önemli ekonomik faktörler olduğu da söylenmiştir.

Toplumu oluşturan bireyler üzerinde herhangi bir baskı kurulmadığının altını çizen düşüncelere karşı olarak, hegemonyanın aslında bireyler üzerine bir baskı oluşturduğu ancak boyun eğen sınıfının bu baskıyı algılayamadığı için herhangi bir zorlama olmadığını düşündüğünü ileri sürenler de bulunmaktadır. Bu tür düşüncelerle hegemonya kavramına yaklaşıldığında; boyun eğen sınıfından bilinçli olarak bazı gerçekler saklandığı için insanların baskı altında olmadığını düşünmesi mümkün olduğu gibi, bireyin kendi yetersizliği, gerçeğe olan ilgisizliği ya da bilgi kaynaklarına ulaşım zorluğu gibi nedenler de insanların boyun eğen olmayı kabullenmesinin nedenleri arasında gösterilebilir.

Bir Cevap Yazın