Endülüs Emevi Devleti kimdir?

Emevi Devleti’nin 750 yılında yıkılmasından sonra, Emevi sülalesinden Muâviye’nin bugünkü İspanya ve Portekiz’de kurmuş olduğu devlettir. Muhacir lakabıyla tanınan Abdurrahmân’dan başlayan ve III. Hişam ile sona eren bu devlet, 756 yılından 1031 yılına kadar yaklaşık iki yüz yetmiş beş yıl burada hüküm sürmüştür. III. Abdurrahmân’a kadar Kurtuba Emirliği olarak adlandırılan bu devlete, bu hükümdar döneminde Endülüs Emevileri denilmiştir. Hükümdar ise bu dönemde emîr-ül-mü’mînîn unvanını almıştır.
endülüs
Devletin kurucusu Abdurrahmân, Şam’daki Emevi Devleti’nin yıkılmasının ardından Fırat nehrine geçerek Filistin’e kaçtı. Azadlı kölesi Bedr, kız kardeşini ve servetini yanına da almıştır. Daha sonra uzun süren bir yolculuktan sonra, Mısır üzerinden Fas’a geçti. Kuzey Afrika’da bir hayli dolaştıktan sonra Endülüs’e ulaşmıştır. Kuzey Afrika valisi Abdurrahmân el-Fihrî, onu yakalatmak amacıyla sıkı tedbirler almış ise de yakalayamadı. Endülüs’e yerleşmiş olan Emevilerle mektuplaşarak irtibatı sağlayan Muâviye, onları kendi etrafında toplanmaya davet etti. Kölesi Bedr ona yardımcı oluyordu. 755 yılında Endülüs’e girmeyi başardı. Bir süre sonra Yemen’den gelip Endülüs’e yerleşmiş olan kabileleri etrafında toplamayı başardı.

I. Abdurrahmân, Endülüs valisi olan Yûsuf el-Fihrî ile yaptığı savaşı kazandı. Planlı bir şekilde Endülüs’ü ele geçirdi. 756 yılında Kurtuba’ya girerek Yûsuf el-Fıhrî’nin yönetimine son verdi ve böylece Emevi emirliğini kurdu. Halifelik unvanını hiç kullanmadı.

Muâviye, emirliğini ilan ettikten ve halkın biatinden sonra, kurduğu devleti sağlamlaştırmak için buradaki Müslümanları etrafında topladı. Kuvvetli bir ordu kurarak Endülüs’ün Şam’a bağlılığını koparıp bağımsız oldu. I. Abdurrahmân’ın tamamen hâkim olması, pek çok ayaklanmayı bastırdıktan sonra ancak mümkün olabilmiştir. Bu ayaklanmaların başında, Fıhrîlerin ayaklanması gelmektedir. Fıhrîlerle Muşâra savaşını yapan Abdurrahmân bu savaşı da kazandı. Ayrıca bu dönemde ortaya çıkan diğer ayaklanmaları da başarılı bir şekilde bastırdı.
Muâviye’yi en çok meşgul eden, Şakyâ el-Berberî’nin Endülüs’te Fatımilerin desteğinde şiî bir devlet kurmak amacı ile çıkardığı ayaklanmadır. Bu ayaklanma 10 yıl süren bir mücadeleden sonra bastırılabilmiştir. Böylece Muâviye, 33 yıllık meliklik devresinin büyük bir bölümünü çıkan isyanları bastırmakla geçirmiştir. Muâviye’nin 788 yılında ölümünden sonra, yerine oğlu Hişâm geçmiştir. Hişâm, ilk olarak iki kardeşi Abdullah ve Süleyman’ın ortaya çıkardığı karışıklığı bastırmıştır. Daha sonra bölgede çıkan diğer isyanları da başarılı bir şekilde bastırmıştır. Babasından aldığı devleti daha da genişleterek tam hakimiyet kurmaya çalışıyordu.

791 yılında Ebû Osman kumandasında bir orduyu Alava bölgesine Ebû Osman ‘ı gönderen Hişâm, büyük bir zafer elde etmiştir. Aynı yıl Narbone ve Celihiye üzerlerine seferler düzenlenmiştir. Bu seferlerde zaferler kazanılarak bir çok ganîmet elde edilmiştir. 796 yılında Hişâm, 39 yaşındayken vefat etti. Yerine oğlu Hakem geçmiştir.
Hakem zamanında iç karışıklıklar baş göstermiştir. İsyan eden amcaları Abdullah ve Süleyman ile dört yıl mücadele etmiştir İlk olarak amcası Abdullah ile bir antlaşma yaparak, tehlikeyi ortadan kaldırmıştır. Daha sonra diğer amcası Süleyman ile mücadeleye başlamıştır. Yapılan muharebede amcası yenilmiştir. Hakem, Maride bölgesine kaçan amcasını öldürtmüştür. Er-Rabad, Tuleytula, Saragossa ve Maride’de çıkan isyanları bastırmıştır. Hakem, 822 yılında ölünce, yerine oğlu Abdurrahmân geçmiştir.Bu dönem Endülüs Emevi Devleti’nin en parlak devridir. Bu dönemde fetihler yapılmış, büyük ordularla çıkılan seferlerde büyük başarılar kazanılmıştır.II. Abdurrahmân 852 yılında ölünce yerine oğlu Muhammed geçmiştir.Bu dönemde birçok sefer yapıldı ve bir çok isyan bastırıldı.886 yılında ölünce, yerine oğlu Münzir geçmiştir. Bu dönem oldukça sessiz geçmiştir. 888 yılında Münzir ölünce yerine kardeşi Abdullah geçmiştir. Abdullah 912 yılında ölünce, yerine torunu III.Abdurrahmân bin Muhammed geçmiştir. 961 yılında oğlu II. Hakem geçmiştir. Bu hükümdar babasının kurduğu düzeni titizlikle devam ettirmiştir. II. Hakem, ülkenin imar edilmesi, ilim ve fikir hayatının gelişmesi için büyük çaba göstermiştir. Ölümünden sonra tahta 12 yaşındaki oğlu II. Hişâm geçmiştir. Ancak muhalimler, II. Hişâm’ı tahttan indirerek, el-Mehdî’yi sultan ilan ettiler. Mehdi yakalayıp öldürülünce 1010 yılında II Hişâm’ı yeniden sultan ilan ettiler. Hişâm 1013’de tekrar tahttan indirildi. Süleymân bin Hakem tahta geçirildi. Ardından tahta çıkarılan Ali bin Hammûd çok geçmeden öldürüldü. 1018 yılında Kasım bin Hammûd tahta çıktı. Ancak merkezdeki kargaşalık üzerine valiler kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bunun üzerine iç çekişmeler devleti yıprattı. Böylece devlet parçalandı.

Bir Cevap Yazın