Vampir nedir?
Günümüzde çekilen Hollywood filmlerinde vampirler korkunç yaratıklar olmaktan çıkarak; karizmatik, güçlü, yakışıklı, güzel, modayı yakından takip eden ve bilgi karakterlere dönüşmüştür. Günümüzün modern vampir anlayışının temelleri, İrlanda’da yaşan bir yazar olan Bram Stoker‘ın 1897 yılında yazdığı “Lord Drakula” isimli kitabıyla atılmıştır. Stoker’in Drakula karakteri, o güne kadar Avrupa coğrafyasında anlatılan tüm vampir hikayelerinin bir karışımı olarak ortaya çıkmıştır.
Vapmirler; ölümsüz olan, gün ışına çıkamayan, istediği zaman yarasaya dönüşebilen, geceleri tabutlarında uyuyan ve en önemli kan ile beslenen yaratıklar olarak bilinmektedir. İnsanlık tarihi boyunca Doğu Asya’dan Batı Avrupa’ya kadar birçok farklı toplumda vampir efsaneleri vardır. Günümüzün modern vampir karakteri ise daha çok Makedonya, Romanya, Macaristan, Arnavutluk ve Bulgaristan coğrafyasındaki vampir efsanelerinden doğmuştur. Tarihi açıdan Babil efsanelerinden 1001 gece masallarındaki dişi vampirlere kadar birçok farklı anlatım mevcuttur.
13. yüzyılda İngiliz bir rahip olan Walter Map, Avrupa’daki ilk vampir akımını başlatan dedikoduyu çıkarttı. Water Map’in iddiasına göre İngiltere’de bir köyün tamamı vampir bir kont tarafından kanları emilerek öldürülmüştü. Bu olayın üzerine neredeyse tüm Orta Çağ boyunca Avrupa sürecek olan vampir ve cadı avı başlamıştır. Avrupa tarihinde “ölümsüzler” olarak anılan vampirler ile ilgili birçok felaket senaryosu vardır.
Alman bir bilim adamı olan Peter Kreuter, Bonn Üniversitesi Tarih Bölümü akademisyenlik yaptığı yıllarda vampir efsanesi ile derinlemesine araştırmalar yaptı. İncelediği sayısız vampir raporlarının en eskisi 13. yüzyıla, en yenisi ise 1968 yılına ait belgelerdi. Kreuter’ın yaptığı inceleme sonucu halk arasında “Ölümsüzler” olarak bilinen vampirlere ait herhangi bir iz bulunamasa da, neredeyse tüm köylerde meydana gelen kuraklık ve doğal afetlerden vampirlerin sorumlu tutulduğu sonucu ortaya çıktı. Bilimsel olarak herhangi bir vampir kanıtı bulunamamasına rağmen Hindistan ve Yeni Gine halkı hala kadınlara gece uykusunda musallat olan ve kan emici cinler olarak bilinen Ovengua ve Buau isimli yaratıklara inanmaktadır.
Orta Çağ döneminin meşhur fenomeni olan vampirlerle ilgili yazımı, yine Orta Çağ’ın önemli düşünürlerinden Voltaire’nin bir sözü ile bitirmek istiyorum; “Gerçek vampirler tabutlarda değil aramızdadır. Borsacılar, iş adamları ve tüccarlar her gün doymadan halkın kanını emmektedir. Bu insanlar yaşarken ölmüyor ancak kesinlikle çürüyor.“