Sadi Şirazi kimdir?

İran edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Sadi Şirazi’nin asıl ismi bilinmemektedir. Atabek Sa’d’ın hizmetinde bulunmuş olmasından dolayı Sadi mahlasını kullanmıştır. Orta çağın ilim ve kültür merkezlerinden biri olan ve İran sınırlar içerisinde yer alan Şiraz’da dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi konusunda görüş birliğine varılamamış olsa da 1184 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklarda bu tarih 1213 yılına kadar uzanmaktadır.
ddd
Çocukluğunun ilk yıllarını Şiraz’da geçiren Sadi Şirazi, eğitim hayatına da orada yapmıştır. Henüz on iki yaşında iken yetim kalmıştır. Genç yaşta babasını kaybettiğini “Çocukların ıstırabını bilirim. Çocukluğumda babamı kaybettim.” beyiti ile anlatmıştır. Moğol istilasına denk gelen bu dönemde Sadi, Şiraz’dan kaçarak Bağdat’a göç etmiş ve eğitimine devrin en önemli eğitim müessesesi olan Nizamülmülk tarafından kurulmuş olan Nizamiye Medreseleri’nde devam etmiştir. Eğitimine devam ederken devrin büyük mutasavvıflarından ve ulemasından yararlanmış olan şair ve yazar Sadi Şirazi gençlik çağından sonraki yıllarda sürekli olarak seyahat etmiş ve maceralı bir hayat sürdürmüştür. İlim öğrenmek ve ufkunu genişletmek amacı ile birçok İslam beldesini dolaşmış. Mısır, Suriye, Anadolu, Delhi, Azerbaycan, Belh ve Gazne dolaştığı beldeler arasında yer almaktadır. Gittiği yerlerde oranın tanınmış insanları ile irtibat kurarak hem öğrenmeye hem de bildiklerini aktarmaya çalışmıştır. Şihabeddin Sühreverdi gibi dönemin tanınmış alimleri ile görüşmüştür.

Şirazi’nin yaşadığı dönemde İran, Moğol hakimiyeti altında harap olmuş bir durumdaydı. Sadi’nin Ortadoğu, Arabistan ve Mısır’ı gezdiği çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Sadi Şirazi Şam’da bulunduğu dönemde Haçlılara karşı Türk-İslam ordularında savaşmıştır. Hatta orada Hıristiyan kuvvetlerine esir düşmüş yıllarca ağır istihkam işlerinde çalıştırılmıştır. Sadi’nin bilgisine hayran kalan Suriyeli bir tacir onu fidye ile satın alarak esaretten kurtarmış ve kızıyla evlendirmiştir. Ancak bu büyük şairin evlilik hayatı pek iç açıcı olmamıştır. Eşinin kendisine kötü davranmasına dayanamayan Sadi Şirazi, en sonunda evini terk etmiş, Anadolu’yu Çin’i ve Hindistan’ı gezdikten sonra memleketi Şiraz’a yeniden dönmüştür.

1256 yılında memleketine dönen Sadi, kendisini şiire ve ilme vererek ölümsüz eserlerini kaleme almıştır. Devletin başında bulunan Ebu Bekr tarafından iyi karşılanmıştır. Sadi de hükümdarı adına herkes tarafından bilinen meşhur eseri “Bostan”ı yazmış ve kendisine takdim etmiştir. Bir yıl sonra da kendisine büyük saygı gösteren veliaht II. Sa’d adına “Gülistan”ı kaleme almıştır. Bu iki eseri kendisine son derece büyük şöhret kazandırmıştır. Daha sonra benzer bir çok eser kaleme alındığı halde hiçbiri bunlar kadar ilgi görmemiştir.
Memleketinin Moğollar tarafından tekrar istilaya uğraması üzerine yine hicret başlamıştır. Önce hac farizasını yerine getirmek için Mekke’ye gitmiş ve hac vazifesini yerine getirmiştir. Akabinde Tebriz’e dönmüştür. Bu arada Atamelik Cüveyni ve kardeşi Şemseddin Cüveyni ile tanışma imkanı bulmuştur. Kendisine son derece ilgi gösterilmiştir. Bilahare şair Humameddin Tebrizî ile de tanışmıştır.

Bediüzzaman Said-i Nursi, Risale-i Nur’un bazı yerlerinde Şirazî’nin veciz sözlerinden alıntılar yapmıştır. Sadece “La ilahe illallah” demenin yeterli olup olmadığı, “Muhammedün Resulullah” demeden kurtuluşa erişilip erişilemeyeceği sorusuna Bediüzzaman cevap verirken; kelime-i şahadetin bu iki kelamının birbirinden ayrılamayacağını, birbirlerini ispat ettiklerini ve iç içe olduklarını, biri diğersiz olamayacağını ifade etmektedir.

Sa’di, Tebriz’den sonra memleketi Şiraz’a tekrar geri döndü. Ahir ömrünü ilim ve ibadetle geçirdi. Bu ibadetlerini mezarının yakınındaki dergahta ifa etti. 1292 yılında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mezarı, kendi adıyla anılan, Şiraz’ın kuzeydoğusundaki hangâhın bulunduğu yerdedir. Zamanla harap olan mezarı daha sonra yeniden yaptırıldı.

Moğollar tarafından büyük ihtiram gören Sadi Şirazi, Tarih-i Cihanguşa’nın yazarı sahibi Cüveyni tarafından da takdir edilmiştir. 98 yaşında hayata gözlerini yuman şair, geniş bilgisi ve yüksek kültürü sayesinde doğu kaynaklarında Şeyh Sadi olarak isim yapmıştır. Mezarı Şiraz’a yakın Sadiyye’dedir.

Eserleri
1. Gülistan
2. Bostan
3. Takrir-i Dibace
4. Akl u Aşk
5. Nasihat-ül Mülûk
6. Havatin

Bir Cevap Yazın