Mudanya Mütarekesinin sonuçları nelerdir?

Mudanya Mütarekesi diğer adıyla ya da Mudanya Bırakışması, Kurtuluş Savaşının sonunda imzalanan bir bırakışmadır. İzmir’in düşman işgalinden kurtarılmasından sonra, Türk ordusu, Boğazlar, İstanbul ve Trakya’nın geri alınması için o tarafa yöneldi. Kurtuluş Savaşının son aşaması olan Büyük Taarruz’un zaferle sona ermesi üzerine İtilâf Devletleri TBMM’ne mütareke çağrısı yaptılar. Türk Ordusu ile İngiliz kuvvetleri arasında bazı gerginlikler yaşandıysa da görüşmeler 3 Ekim 1922 tarihinde Mudanya’da başlatıldı.
Mudanya-Ateşkes-Antlaşması
Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasının nedenleri şu maddelerle özetlemek mümkündür:
1- Yunan Kuvvetlerinin Türk ordusu karşısında kesin olarak yenilgiye uğraması,
2- İngiliz kamuoyunun sonu belirsiz olan bir savaş istememesi
3- İngiltere’nin Türkiye ile yeni bir savaş olasılığı karşısında yalnız kalması
4- Fransa ve İtalya’nın Türkiye ile yeniden bir savaşa girmek istememesi
5- Mustafa Kemal’in barışçı diplomatik girişimleri
6- Rusya’nın Boğazlar üzerinde muhtemel bir savaşta Türkiye’yi destekleyeceğini bütün dünyaya ilan etmesi.

Görüşmelerde TBMM Hükümeti adına Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa katılırken Fevzi Paşa ve Refet Paşa da görüşmeler boyunca Mudanya’da kalmışlardır. İngiltere’yi General Harrington, Fransa’yı General Charpy ve İtalya’yı General Monbelli’nin temsil etmiştir. Yunanistan General Mazarakis ve Albay Sariyanis’i görevlendirmesine rağmen Yunan delegeler görüşmelere doğrudan katılmamışlar ve bir gemiden görüşmelere takip etmekle yetinmişlerdir. Zaman zaman gerginliklere sahne olan görüşmelerin kesilme tehlikesinin ortaya çıktığı anların da olduğu bilinmektedir. Ancak mütarekeyi sonuçlandırmada büyük gayret gösteren Türk Ordusunun yeniden harekat hazırlıklarını giriştiği mütareke görüşmeleri 11 Ekim günü uzlaşmayla neticelenmiştir.

14 Maddelik Mudanya Mütarekesinin önemli kararları şunlardır:
1- Mütareke imzalandıktan üç gün sonra, 14 -15 Ekim gecesi yürürlüğe girecektir.
2- Türk ve Yunan kuvvetleri arasında devam eden silahlı çatışma sona erecektir.
3- Yunanlılar Doğu Trakya’yı 15 gün içerisinde boşaltacaklar, bu bölge itilaf Devletleri aracılığıyla 30 gün içerisinde Türk yönetimine devredilecektir.
4- Barış antlaşması imzalanıncaya kadar Türk ordusu Trakya’ya geçmeyecektir. Buna karşılık iç güvenlikle ilgili olarak 8000’i aşmayacak bir jandarma kuvveti buraya gönderilebilecekti.
5- Barış antlaşmasının imzalanana kadar Meriç’in sağ sahili ve Karaağaç İtilaf Devletlerinin işgali altında kalacak ve Türk kuvvetleri Çanakkale Boğazı ve İzmit’te belirlenen çizgiyi geçemeyeceklerdir.

Mütarekeyi kabul etmek istemeyen ve imzalamaktan kaçan Yunan Hükümeti aradığı desteği eski müttefiklerinden bulamamış ve 14 Ekim günü mütarekeyi imzalamak zorunda kalmıştır. TBMM, bu arada Doğu Trakya’nın teslim alınması ve orada Türk yönetiminin kurulmasıyla ilgili olarak Refet Paşa’yı görevlendirmiştir. Refet Paşa 19 Ekim 1922 tarihinde TBMM temsilcisi olarak İstanbul’a girmiş ve halkın büyük bir coşkusuyla karşılanmıştır. Mudanya Mütarekesinin imzalanması ile Türk-Yunan çatışmasının sona erdirilmesi ve Doğu Trakya’nın kurtarılması gibi önemli gelişmeler Türk tarafının lehine sonuçlar doğuracak gelişmeler olarak görülmektedir. Ancak İstanbul ve Boğazlarda Türk egemenliği tam anlamıyla sağlanamamıştır. Gerek Boğazlar üzerinde kontrolün sağlanamamış olması ve gerekse Trakya’ya ordu geçirilememesi, barış konferansı öncesinde Türk Hükümetinin pazarlık gücünü sınırlandıran durumlar olmuştur. Bu hü- kümler, bir çok noktada önemli kazanç sağlayan Mudanya Mütarekesinin zayıf halkalarından bir kısmı olarak değerlendirilebilir.

Mütarekenin önemi ise şunlardır:
1- Osmanlı Devleti hukuken sona ermiştir.
2- Doğu Trakya savaş yapılmadan kazanılmıştır.
3- Türk diplomasisi büyük bir zafer kazanmıştır.

Bu ateşkesin imzalanmasından sonra çalışmalar Lozan’da olan barış konferansının hazırlıkları üzerine yoğunlaştırılmıştır. Artık yeni Türk Devleti uluslararası hukukun ilkeleri içinde kendini ezmek isteyen emperyalist devletlere karşı eşit haklarla onurlu bir devlet olarak konferans masasına oturacaktı. Daha önce Misak-ı Milli ile belirlenen topraklar büyük ölçüde geri alınmış, ülke bütünlüğü yeniden sağlanmıştır. Barış antlaşmasıyla da uluslararası güvenceye bağlanacaktır.

Bir Cevap Yazın