24 Ocak kararları nedir?

Cumhuriyet tarihin en radikal kararları olan 24 Ocak kararları günümüze kadar uygulanan en kritik kararlar arasında yerini almıştır. 12 Eylül askeri darbesi öncesinde Türkiye’nin ekonomik hayatı için önemli bir başlangıç olarak kabul edilen 24 Ocak “İstikrar Kararları” hayata geçirilmiştir.
24-ocak-kararlari
24 Ocak kararları Türkiye ekonomisinin kabuk değiştirmesi anlamında son derece önemli bir dönüm noktasıdır. 24 Ocak kararları Türkiye’nin kapitalistleşme ve liberal ekonomiye geçiş sürecinde bir kırılma noktası olarak sayılabilir.

24 Ocak istikrar programı IMF destekli bir Ortodoks programdır. O dönemde dünyada yaygın olarak kullanılan IMF politikalarından biri olan bir istikrar programıdır. Program faizlerin yükseltilmesi, kamu mallarına zam yapılması, sıkı para ve maliye politikaları, emek ücretlerinin baskı altında tutulması, kamumun piyasadan çekilerek özel sektörün önünün açılması gibi çeşitli yöntemler içeriyordu. Bundan dolayı 24 Ocak istikrar kararlarının ana paradigması IMF ve Dünya Bankasıdır.

24 Ocak Kararları, kısaca 24 Ocak 1980 tarihinde ekonomik literatüre geçen ve yapısal dönüşümleri içeren bir programdır. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel, 1979 yılında Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği Turgut Özal’a bir ekonomik istikrar programı hazırlama görevini vermiş ve bu program hemen hazırlanmıştı. 24 Ocak 1980 tarihinde kamuoyuna açıklanmıştır.
24 Ocak istikrar kararlarıyla Türkiye ekonomisinin temel paradigması değişmiştir. Bu kararlarla birlikte Türkiye’nin ekonomi anlayışı, yeni bir anlayışla yani “piyasa ekonomisi”yle hayat bulmuştur.
24 Ocak Kararları’nın şu şekilde özetlemek mümkündür:
1. % 32,7 oranında devalüasyon yapılmak suretiyle günlük kur ilanı uygulamasına gidilmiştir.
2. Dış ticaret tamamen serbestleştirilmiş, yabancı sermaye yatırımları teşvik edilmiş, kâr transferlerine ise kolaylıklar sağlanmıştır.
3. Devletin ekonomideki payını küçülten çeşitli önlemler alınmış, KİT’lerdeki uygulamaya paralel olarak tarım ürünleri destekleme alımları oldukça sınırlandırılmıştır.
4. Gübre, enerji ve ulaştırma dışında bütün sübvansiyonlar kaldırılmıştır.
5. Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri desteklenmiştir.
6. İthalat kademeli şekilde liberalize edilmiş, ihracat; düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti, vergi iadesi, sektörlere göre değişen teşvik sistemi ile teşvik edilmiştir.

24 Ocak kararlarıyla ekonomi serbest piyasa anlayışıyla kapitalist dünyaya entegre edilmeye çalışılırken, kar maksimizasyonu ve rekabetçi fiyat politikaları üzerine yeni bir ekonomi anlayış oluşturulmuştur.

Türkiye artık dışa kapalı devletçi politikalardan vazgeçmiştir. Planlı kalkınma modeliyle ülkenin gereksinim duyduğu her türlü malın ülke içinde üretilmesi anlayışıyla, “ithali ikame” etmeye çalışan (ithal ikameci politika) Türkiye yerine, dış dünyaya açık bir Türkiye tercih edilmiştir.

Bu kararlarla birlikte özel sektörün ve girişimciliğin önü açılmıştır. Bu kararlar ile devletin ekonomideki payının küçültülmesi için “Devletçilik Politikası” sınırlandırılmıştır. Yabancı sermaye girişinin kolaylaştırılması ve yabancı sermaye yönelik teşvik edici uygulamalar ekonomideki yerini almaya başlamıştır.

12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbesi Türkiye’deki birçok siyasi yapılanmanın kırılma noktası olurken, 24 Ocak kararlarına müdahale etmeyip devam ettirerek, Türkiye ekonomisinin bu yeni programının teminatı olmuştur.

24 Ocak İstikrar Programı’nın uygulanmasında yurt içinde tasarruf ve sermaye miktarını artırmak için sermaye belli ellerde yoğunlaştırılmıştır. Yüksek reel faizle uzun yıllar beslenen sermaye grupları, sermayelerini üretmeden devletin sırtından faizle büyümüşlerdir.

Türkiye’deki gelir dağılımın bozulmasında en büyük etkiyi, 1980 sonrası uygulanan ekonomi politikaları yapmıştır. 24 Ocak kararlarıyla ücretler ve ücretliler baskı altına alınmıştır. Baskı altında kalan ücretler, gelir dağılımından ve servetten alınan payı ücretliler aleyhine bozmuştur.

24 Ocak 1980 kararlarıyla ekonominin dışa açılması amaçlanmış ülke ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonunu sağlamak için bu entegrasyonu zorlaştıran ne varsa tamamen tasfiye edilmiştir. Dünya ekonomisiyle entegrasyonun gerçekleştiği söylenebilir, ancak bu süre zarfında 24 Ocak kararları alınırken resmi ağızlardan duyulan kalkınma vaatlerinin gerçekleşmediği görülmektedir.

1980 yılının ortalarından itibaren ekonomiye ait olan rakamlar, 24 Ocak kararları ile başlayan yeni birikim modeline geçiş sürecinde olumsuz bir tablonun oluştuğunu ortaya koymuştur. Bu dönemde iç ticaret hadleri tarım aleyhine gelişmiş, ücretler gerilemiş, işsiz sayısı hızlı bir şekilde artmıştır. 1978’de % 8.1 olan işsizlik oranı, 1983’e gelindiğinde %12.4’ yükselmiştir.

Bir Cevap Yazın