Meritokrasi nedir?

Tarihsel süreç içinde insanoğlunun karşılaştığı diğer birçok yönetimin şeklinden farklı bir yapıya sahip olan meritokrasi, yönetimin yetenek ve bilgiye dayalı olarak el değiştirdiği bir sistemdir. Yönetim iradesi soyluluk, zenginlik ya da rütbelere bağlı olarak değil, tamamen kişilerin yönetim becerisi ve yönetime dair sahip oldukları bilgiye bağlıdır. Üstün özelliklere sahip olduğu düşünülen kişiler arasından yapılan eleme sonucunda devletin yönetim iradesinin belirlendiği meritokrasi, bu özelliği ile kendi içinde son derece adil ve fırsat tanıyan bir yapıya sahiptir. Adam kayırma olarak tanımlanan tüm hareketlerin tamamen yasaklandığı meritokrasi yönetiminde, kamu yönetimi bu konu hakkında daha bilgi olan insanlara bırakılır.

Kamunun daha bilgili kişiler tarafından yönetilmesine imkan tanıyan meritokrasiye en iyi örnek, Osmanlı Devleti’ndeki “devşirme” sistemidir. Kamu kuruluşlarında görev alan tüm bireylerin mevki kazanmak için de bilgi ve yetenek sahibi olmasını bir zorunluluk olarak gösteren meritokrasi, bu yapısı ile günümüzün demokrasisinden dahi daha eşit bir sistemdir. Lakin günümüzde çoğu insanın meritokrasi hakkında en ufak bir fikir sahibi dahi olmamasının en büyük nedeni, bu sistemin bireye bir takım özellikler kazanmayı dayatmasıdır. Zira meritokrasi ile yönetilen bir toplumda herhangi bir yeteneği veya bilgi olmayan bireyin toplum içinde rol alması da mümkün değildir.

Meritokrasi yönetim biçiminde kamuya ait organlarda görev alan kişilerin tamamı, belirli bir eleme sonucunda bulunduğu makama gelmiştir. Kişinin kendini geliştirerek ve daha da çok bilgi edinerek mevkisini yükseltmesi ile devletin en üst makamlarında “en bilgili ve yetenekli” kişilerin görev yapması sağlanır. En yetenekli ve bilgili kişilerin devleti yönetmesi ise şüphesiz halkın daha başarılı politikalar ile yönetilmesi ve refah seviyesinin artması manasına gelmektedir. Ancak günümüzün hazıra alışan insanı için meritokrasi sistemi korkulacak bir yönetim biçimi gelmiştir. Zira kamu kuruluşlarında işe başladıktan sonra uzun yıllar boyunca kendini geliştirmeyen ve hala 20 yıl öncesinin bilgisi ile bazı işleri “halletmeye çalışan” bireyin meritokrasi sisteminde yeri de yoktur.

Devlet yönetiminin üst kademelerinde “zeka, kuvvet, güç, hitap yeteneği, çalışkanlık” gibi vasıfların arandığı meritokrasi sistemi, toplumu en iyi şekilde yönetebilecek kişilerin yönetime geldiği bir sistemdir. Böylece gerekli donanıma sahip olan kişiler “hak ettikleri” makamlarda görev yaparak milletin en iyi şekilde yönetilmesini sağlamış olur. Soylu kişilerin veya burjuvaların yönetim elinde tuttuğu sistemlerden tamamen farklı olan meritokrasi, bu özelliği ile monarşi yönetiminden de ayrılır.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın