Liberalizm nedir?

İnsanın özgür bir çevrede tüm haklarını sonuna kadar kullanarak yaşaması manasına gelen liberalizm, değişim esaslı bir ideolojik akımdır. Özgürlük destekçisi tavrı nedeniyle “özgürlükçülük” olarak da isimlendirilen liberalizm, ideolojik yönü kadar politik yönüyle de dikkat çekmektedir. Liberalizmin doğrudan insan özgürlüklerini hedef alan tavrı bu görüşün felsefe biliminden siyaset bilimine kadar oldukça geniş bir yelpazeyi etkilemesine neden olmuştur. Liberal düşüncede toplumun refahının sağlanması için öncelikle toplumu oluşturan bireyin özgür olması gerektiğine inanılır ve bireyin mutluluğu toplumun mutluluğu olarak görülür.

Günümüzde sosyologların insan özgürlüğü üzerine yaptığı incelemeler, her zaman devletlerin yönetim tutumlarının kişi özgürlükleri ile doğrudan ilgili olduğunu ortaya çıkartmıştır. Zira yönetim otoritesinin katı kurallara sahip olduğu toplumları oluşturan bireyler özgürlüklerinden büyük oranda vazgeçtiğinden, siyasal otoritenin benimsediği yönetim biçiminin kişilik hakları ile doğrudan ilişkisi olduğu da söylenebilir. Bu aşamada devreye giren liberalizm kişiye sahip olması gereken özgürlüklerinin verilmesi ile mutlu toplum yaratılabileceğini savunmuş ve mutlu devletlerin de ancak bu şekilde oluşabileceğini iddia etmiştir.

Bilinen medeniyet tarihinin ilk dönemlerinde devletin başındaki kişilerin monarşik bir yapı içerisinde halkın cebindeki tüm parayı yalnızca kendi çıkarları için toplaması, en büyük mutsuzluk kaynaklarından biri olmuştur. Devam eden süreç içinde halkın sömürülmemesi ve haksız yere parasının alınmaması için devletin yetkilerinin de belirli sınırlar içine alınması gerektiği görüşü hakim olmuştur. Devletin yetkilerinin sınırlanması ile halkın daha özgür bir yaşama sahip olması, sonuçta yine devletin daha mutlu ve güçlü hale gelmesine neden olacaktır. Zira devletin yönettiği halkı oluşturan bireyler daha özgür ve mutlu bir yaşama sahip olacaktır.

Devlet olarak isimlendirilen “bir takım çevrelerin” başta vergiler olmak üzere halkın cebinden çıkan paradan rant elde ettiği ülkelerde, yeni bir oluşum süreci içine girilmesi bir ihtiyaca dönüşmüştür. Gücü elinde bulunduran bu geçmişin soylular meclisinin günümüzün burjuva kesiminin gücü liberalizm sayesinde azaltılmıştır. Liberalizm yönetim düşüncesi devletin sahip olduğu tüm yetkilerin doğrudan halkın inisiyatifinde olmasını sağladığından, halkın kendi kendini yönetmesine imkan tanır. Devletin yetkilerinin aslında halkın yetkileri olduğunu savunan liberal görüş, halkı oluşturan bireylerin de sınırsız özgürlüğe sahip olması gerektiğini söyler. Bireyin özgürlüğünü, mutluluğunu ve güvenliğini ön planda tutan liberalizm, bu şartların oluşması durumunda bireyin oluşturduğu halkın oluşturacağı devletin de daha güçlü olacağını söylemektedir.

Bir Cevap Yazın