Kan hastalıkları nedir?

İnsanlarda ve hayvanlarda yaşamın sürmesini sağlayan en önemli unsurlardan biri kandır. Dolaşım sistemini meydana getiren kalp ve kan damarları vasıtası ile bütün vücudu dolaşarak dokular arasındaki madde alışverişine yardımcı olmaktadır. İnsanların ve omurgalı hayvanların kanı damar adı verilen kapalı borular aracılığı ile sağlanmaktadır. Kanın insan yaşamı için önemi çok ama çok büyüktür. Bu yüzden kan hastalıkları da çok önemlidir.
1316777427_42_kan_hucresi
Kanda üç tip hücre bulunduğundan dolayı kan hastalıkları da başlıca üç grup altında incelenmektedir. Kan hücrelerinin sayısı yaşa, mevsime, günün saatlerine, karnın aç yada tok olmasına ve daha başka koşullara bağlı olarak dar sınırlar içinde değişim göstermektedir. Ama bu hücrelerin her hangi bir türünde büyük bir artış ya da azalma olması bir hastalık belirtisi olarak değerlendirilmektedir.

1 . Kansızlık adı altında toplanan hastalıklar alyuvarlarla ilgilidir. Bu tip hastalıklarda alyuvarların ya sayısı az ya da biçimleri bozuk olduğundan dokulara yeterince oksijen taşınamaz. Deriye sağlıklı pembe rengi veren alyuvarlardaki hemoglobinin eksikliği nedeniyle bu hastaların rengi solgundur. Ayrıca hücreler; yeterince oksijen alamadığından halsizlik, yorgunluk ve soluk darlığı çektikleri bilinmektedir.

Kansızlığın birkaç değişik tipi vardır. Genellikle kötü ya da yetersiz beslenmeden ileri gelen demir eksikliğine bağlı kansızlıkta, hemoglobinin temel bileşenlerinden olan demir yeterince bulunmadığından vücut yeni alyuvarlar yapamaz.

Alyuvar yapımı için vitaminler de gereklidir. Bu nedenle B12 vitamini ve gene B grubu vitaminlerden folik asit eksikliğinde de ağır kansızlık belirtileri görülür.

Talasemi ya da Akdeniz kansızlığı ile hücreli kansızlık, genetik yapıdaki bozukluklardan kaynaklanan kalıtsal hastalıklardır. Hemolitik kansızlıkta ise parçalanan alyuvarların yerine eşit sayıda yeni hücre yapılamaz.
Kalıtsal olmayan kansızlıklar hastaya kan vermekle ve çeşitli ilaçlarla tedavi edilebilir. Demir ve vitamin eksikliğine bağlı kansızlıklarda alınacak ilk önlem sağlıklı ve dengeli bir beslenme rejimi uygulamaktır.

Polisitemi denen hastalıkta ise kansızlığın tersine alyuvar sayısı olağandan çok artmıştır. Hasta baş ağrısından, baş dönmesinden ve kaşıntıdan yakınır. Bu durumda da koldaki toplar damardan birinden kan almak ve ilaç tedavisi uygulamak gerekir.

2. Akyuvarlarla ilgili kan hastalıklarının bir bölümü lösemi yada kan kanseri adı altında toplanır. Bu hastalıklarında birçok değişik tipi vardır. Bazılarına özellikle çocuklarda, bazılarında ise erişkinlerde rastlanır.

Bazen değişik tipteki akyuvarlardan biri denetlenemeyecek biçimde olağan üstü çoğalarak öbür akyuvar tiplerinin yerini alır. Örneğin miyelom denen hastalıkta, aşırı çoğalan plazma hücreleri kemik iliğini doldurur ve kemiklerde ağrıya neden olur. Ayrıca, vücudu savunacak akyuvarların sayısı da iyice azaldığı için hastanın mikroplu hastalıklara karşı direnci zayıflar. Hastalığı denetim altına almak için en etkili yöntem ilaç ve ışın tedavisidir.
3. Üçüncü grup, trombositlerle ve pıhtılaşma bozuklukları ile ilgili kan hastalıklarını kapsar. Trombositlerin iyice azalmasından ileri gelen ve deri altındaki kanamalar nedeniyle vücutta yer yer morarma gösteren hastalıklar kan nakli ve ilaçla tedavi edilir.

Kalıtsal bir hastalık olan hemofilide ise trombositlerde hiçbir sorun yoktur, ama kanın pıhtılaşması için gerekli olan maddelerden biri eksiktir. Hemofili hastaları, eğer önlem alınmazsa basit bir kesikte ya da diş çekimi sırasında kanamadan ölebilirler. Kadınlar bu hastalığın genlerini taşır ve çocuklarına aktarırlar, ama hastalık hemen hemen her zaman erkeklerde ortaya çıkar.

Bir Cevap Yazın