İslamiyete göre komşuluk ilişkileri nasıl olmalıdır?

Komşuluk, toplum hayatında yeri ve önemi büyük olan bir müessesedir ve insanların toplum halinde yaşamalarının mecburi bir sonucudur. İnsan sosyal bir varlık olduğuna ve bundan dolayı tek başına yaşayamayacağına göre etrafında akrabalarının ve komşuların olması gerekir.
kk
Komşu, genel olarak birbirine yakın yerlerde yaşayan kişilerin ve ailelerin her birini ifade etmektedir. Komşuları iyi ve kötü günlerde her zaman görmek isteriz. Komşular dar gün dostudurlar. Her ne kadar günümüzde ilişkiler zayıflamış olsa da yine de hayatımızdaki yeri çok büyüktür.

Sosyal hayatın aileden sonraki halkasını komşular köyde, kentte, iş yerinde, tarlada, bahçe de bize en yakın olan unsurlardır . Yüce dinimiz bundan dolayı komşuluk ilişkilerine büyük önem vermiştir. Yüce Allah;”Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksulara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” Şeklinde buyurmaktadır.

Sosyal dayanışma ve yardımlaşma yönünden insana aileden sonra en yakın sosyal çevreyi komşular oluşturmaktadır. Bundan dolayı gerek Kur’an ve gerekse hadislerde komşuluk ilişkilerine titizlikle değinilmiştir. Bir müslümanın, din farkı, kültür ve bölge farkı gözetmeksizin tüm komşuları ile iyi ilişki içinde olması, İslâm’ın yardımlaşma, dayanışma, zarar vermeme, küs durmama ilkeleri doğrultusunda hareket etmesi, bu konudaki örf ve âdeti ihmal etmemesi gerekir. Komşuluk ilişkilerinin olumlu yönleri hakkıyla gerçekleştirilemese de, hiç değilse olumsuz yönlerinden kaçınmak mümkündür. Bunun için komşuları rahatsız edecek davranışlardan, evin içinde bile olsa yüksek sesle konuşmaktan, televizyon gibi cihazların sesini yükseltmekten ve her türlü gürültüden kaçınmak gerekir.

Komşuluk ilişkileri, dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur. Bundan dolayı selamlaşmak, yardımlarına koşmak, düğün ve cenazelerine iştirak etmek, iyilik ve ikramda bulunmak, ayıp ve kusurlarını araştırmamak, hasta ziyaretlerine gitmek, sevinçlerini ve kederlerini paylaşmak, hediyeleşmek, baş sağlığı dilemek, zarar verecek hareketlerden sakınmak, ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak, komşularımıza karşı olan başlıca görevlerimizdir.

Yıllardır aynı apartmanda yaşadıkları halde bir biri ile tanışmayan, komşuluk ilişkilerine girmemiş nice insanların, ailelerin varlığı git gide artmaktadır. Bu durum kişileri büyük yalnızlıklara sürüklemektedir. Bencilliğe sürüklemektedir.

Allah Teala Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Allah’a kulluk edin, O’na hiç birşeyi ortak koşmayın .Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin “ (Nisa, 4/36)
Ayrıca, dinimizde ”Komşu”tabiri, hiç bir ayırım yapılmadan, müslüman-kâfir, âbid-fâsık, yerli-yabancı, iyi-kötü, yakın-uzak bütün çevreyi kapsamaktadır.
Bir Müslüman’ın başkalarına zarar vermemesi ve herkese iyilik yapmaya çalışması en önemli görevlerindendir. Söz konusu komşu olduğunda daha özenle davranılması gerektiği belirtilmiştir. Bir komşunun komşusuna yönelik zararı sadece maddi değil manevî yoldan da olabilir. Maddi kötülük denildiği zaman malına, mülküne tecavüz etmek akla gelir. Onlara zarar vermek, , gaspetmeye çalışmak, onları kirletmek veya komşuya dair fiili müdahalede bulunmaktır. Manevî kötülük ise, ırzına ve namusuna tecavüz etmek, âile sırlarını ortaya çıkarmak ve çevreye yaymaktır.

Peygamber efendimiz (s) başka bir hadislerinde de: “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin, Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilikte bulunsun ve kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin veya sussun.” Şeklinde buyurmaktadır.

Komşularımıza karşı güler yüzlü olmalı, tatlı sözlü, onlarla karşılaştığımızda selamlaşmayı, hâl hatır sormayı, neşe ve kederlerini her daim paylaşmayı ihmal etmemeliyiz. Sağlıkta hastalıkta, üzüntü ve sevinçli zamanlarında , düğün ve bayramlarda onları ziyaret etmek, onlardan biri vefat ederse yakınlarına başsağlığı dilemek, onlara destek olmak, cenazenin kaldırılmasında yardımcı olmak, davetlerini kabul etmek, çocuklarını kendi çocuklarımız gibi sevmek, korumak gözetmek de komşuluk görevlerindendir. Komşularımıza ikramda bulunmak dâ ahlâkî görevlerimiz arasındadır. Fakir ve muhtaç komşuların yardımına koşmak, gerekirse maddi yardımda bulunmak, borç para vermek, çalışabilecek durumda olanlara, geçimlerini sağlayabilecekleri k bir iş sağlamak bir komşuluk görevidir. Kimsesiz ve yaşlı komşularımızın, işlerini takip etmek, ve her konuda yardımcı olmak yine komşuluk görevlerimizdendir.

Bir Cevap Yazın