Barkod nedir?

Günümüzde dünyanın dört bir yanındaki süper marketlerin raflarında yer alan tüm ürünlerin üzerinde bulunan barkodlar, 1940’ların başında bir üniversite öğrencisi olan Bernard Silver ile eğitim gördüğü üniversiteye gelerek sahibi olduğu market zincirlerinde kasada ürünleri otomatik olarak tanıyacak bir sistem geliştirmesi için başvuran Norman Woodland’in tanışması sonucu ortaya çıkmıştır. Silver’ın okuduğu Drexel Teknoloji Enstitüsü Woodland’in başvurusunu önemsemese de bu fikir genç bir lisansüstü öğrencisi olan Silver’ın ilgisini çekmiş ve ikili konu üzerinde birlikte çalışmaya başlamıştır. İlk aşamada kızılötesi ışık tarafından algılanabilecek floresan mürekkep ile ürünleri işaretlemek üzerinde fikir yürüten ikili kısa süre sonra bu fikrin kullanışsız olduğunu anladı. Maliyetin de oldukça yüksek olacağını hesaplayan ikilinin aklına meşhur Mors Alfabesi geldi.

Taratıcı ile okunabilecek bir sistem üzerinde çalışan Bernard Silver, Mors kodu mantığı ile ürünleri sınıflandırabilecek bir etiketin en pratik ve düşük maliyetli yol olacağı fikrine vardı. Mors Alfabesi sistemindeki harflerin ifade edildiği nokta ve çizgilerden farklı olarak Silver’ın sisteminde ince ve kalın çizgiler bulunacaktı. Modern barkod fikrinin atası olan bu sistem üzerine çalışmalarına hız veren ikili, daha sonra çizgilerin okuyucu tarafından zor algılanacağını düşündü. İç içe geçen halkalar sistemi ile ilk barkod sistemini başarılı bir şekilde geliştirmeyi başaran ikili, yaklaşık olarak 4 yıl süren çalışmalarının ardından 1949 yılında patent için başvuru yaptı.

Günümüzde kullanılan ince ve kalın çizgilerden oluşan barkodların tarayıcı lazer tarafından okutulmasını kolaylaştırmak için çok yönlü tarama sistemi kullanılmaktadır. Yalnızca tek bir lazer ışınıyla barkod okunması denenirse, Silver ve Woodland’ın karşılaştığı sorunla karşılaşılır ve her ürün barkodunun tarayıcıya paralel olarak tutulması gerekir. Modern barkod okuyucu cihazlar birkaç yönden etiketi tarayarak, farklı konumda dahi olsa ürünün kimliğini tespit etmeyi başarabilmektedir. 1’ler ve 0’lardan oluşan “tek boyutlu” ve ikili bir kod olan barkod, farklı kalınlıklarda ve aralarında boşluk olan çizgilerden oluştuğundan birçok farklı kombinasyon oluşturabilirler. Ürün tanımlaması için son derece basit olmasına rağmen modern dünyanın vazgeçemeyeceği kadar pratik bir yöntem olan barkodlar ayrıca maliyet açısından da oldukça makul bir seçenektir.

Barkodların lazerli tarayıcı cihazlar tarafından kolay bir biçimde okunabilmesi için etiket baskısının iyi yapılması gerekir. Ayrıca çiziler ile boşlukların arasında yeterli kontrastın oluşturulamaması da barkodun tarayıcı tarafından algılanamamasına sebep olabilmektedir. Lazer ve kamera dünya genelinde barkod okumak için en çok tercih edilen tarama yöntemi olsa da, bunun haricinde farklı teknolojiler kullanılarak da barkodların okunması mümkündür. Elde taşınabilir ve marketlerde görmeye alışkın olduğumuz sabit olmak üzere iki farklı tipte üretilen barkod okuyucular, saniyeler içinde birçok farklı ürünün tanımlanmasını sağlayabilir.

Bir Cevap Yazın