Zihnimizi yöneten bilinmezler nelerdir?
Teknoloji geliştikçe, insanların beyinleri daha da tutsak haline getiriliyor. Bu söz teknolojiye karşıt bir kimsenin ifade ettiği bir söz değil. Tam tersi, teknoloji yararlı bir unsuru ifade eder ama zararlarını görmemekte, söz konusu zihinlerin esir alınmasının bir gereği olabilir. Bugün metafizik enerji dalgaları eskisinden daha fazla bir şekilde, insanların yönetilmesi adına kullanılıyor. Bunu imkanlı kılan ise, teknolojini gelişmiş olması, insanların evlerine rahatça girebilmesi.
Metafizik dalgaları, insan vücudunun elektromanyetik kapılarından girerek insanlara telkinlerde bulunur. Eğer kişi, edepsizliğin fazla olduğu bir yerde ise, kendisinde de edepsizliğe meyilli bir irade oluşur. Bunu meydana getiren durum, teknolojiyle gelişen hayatın edepsizliği pompalayan yönünün, tüm çevreyi etkisine alması, dolayısıyla insanları da kapsama alanı içerisinde tutmasıdır. Metafizik dalgalar, insanların zihinlerini ele geçirmek için bir araç. Bu arcın ne yönde hareket edeceğini saptamak üzere kullanılan diğer zihin programlayıcı yöntemler, semboller ve hikayelerdir.
Semboller, insanların bilinçaltına nasıl hareket etmeleri gerektiğini yollar. Bu semboller her yerde olabilir. Doğada, televizyonda, gazete de veya bir kitapta. Mesela şehirler içerisinde bulunan heykeller, insanlara kişileri kudretli birer varlık olarak, tek saygı duyulması gereken kişi olarak yansıtır. İnsan bilinçsiz şekilde bu mesajı yavaş yavaş alır. Aynı şekilde, edepsiz reklamların çevrede yer edinmesi de, zinayı tetikler. Kişi, açıklığı veya edepsizliği hissetmeden içerisinde yaşar.
Aynı şekilde hikayelerle insanlar yönlendirilir. Bir sinemadan veya okuduğunuz roman içerisinden bilmeden olumsuz mesajları zihninize kayıt edersiniz. Bunların başında zina gelir. Hırsızlık gelir. Ahlaksızlık gelir. Bir romanda eşcinsel ilişkinin kafanızda canlanması, onu yargılayamamanıza sebep olur. Bu zihne atılan kötü bir tohumdur. Aynı şekilde televizyon dizilerinde meydana gelen nikahsız ilişkiler, gayri resmi ilişkiyi pompalar. Bu anlattıklarıma karşı gelecek olanlar illaki vardır. Ama görmeden, deneyimlerle bu gerçekleri yaşamayan insandan ancak bu beklenebilir.