Persler kimdir?

Persler, Medler gibi İran asıllı olup Anzan-Güney Elam çevresinde yerleşmiş olup başkentleri ise Sus şehriydi. Arapçada “p” sesi olmadığından dolayı Araplar tarafından “Pars-Pers” olarak değil, “Fars-Fers” olarak nitelendirilmişler ve sonrasında da genellikle bu isimle kaynaklarda anılmışlardır.
persler
Persler bugün itibariyle İranlıların ataları olarak kabul edilmektedirler. Antik İran’da kurulmuş olan en önemli iki imparatorluk Ahamenişler ve Sasaniler, Persler tarafından kurulmuştur.

Ariırkına mensup olup bir Hind-Avrupa kavmidir. M.Ö. 2000 yılında, kuzeyden gelip, Orta İran’a yerleşmişlerdir. Eski Ortadoğu’ya hakim olan Elamlılar ve Medlerin hakimiyetinde bir süre yaşadılar. M.Ö. 6. yüzyıl ortalarında, Pers Prensi Keyhüsrev, Medlerle mücâdele etti. Keyhüsrev, M.Ö. 533 yılında Medlerin İran’daki hâkimiyetine son vererek, Pers İmparatorluğunu kurdu.

Kaynaklar genel olarak II. Sirus’un bölgedeki hakimiyeti, Pers tarihinin başlangıcı olarak göstermektedir. Ekbatan’ı ele geçiren II. Sirus (Keyhüsrev), sonrasında bütün Medya’ya egemen olmuştur. İ.Ö. 29 Ekim 539 tarihinde Mezopotamya’nın önemli şehirlerinden Babil’i ele geçirmiş ve buradaki tutsak Yahudileri serbest bırakmıştır.

Büyük Keyhüsrev ya da II. Sirus adı verilen ilk Pers imparatoru, İran ve Anadolu’ya egemen olup, sınırlarını Balkanlardan Orta Asya ve Hindistan’a, Kafkaslardan Hint Okyanusuna kadar genişletmiştir. Pers İmparatorluğun doruk noktası I. Darius döneminin sonuna kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. Bu dönemde imparatorluk 20 eyaletten müteşekkildi ve bunlar “satrap” adı verilen valiler tarafından idare edilmekteydi. Anadolu, MÖ 543-333 yılları arasında Pers hakimiyetinde kaldı.

Büyük Keyhüsrev’den sonra Birinci Dârâ (M.Ö. 522-486), Perslerin hükümdarı oldu. Birinci Dârâ, doğuda Pencab bölgesine hâkim oldu. Batıda Yunan sitelerini kontrol altına almış ve Boğazları geçerek, Trakya’yı hâkimiyeti altına almıştır. Doğu, Orta ve Batı Anadolu bu hükümdarın idaresine geçmiştir. Harput ve çevresi, Van Satraplığına bağlanmıştı. Bu sırada ülkesi Hindistan’dan Ege ve Trakya topraklarına, Kafkaslardan Mısır, Trablus, Habeşistan dahil Afrika ortalarına kadar genişlemişti. Ancak Birinci Dârâve sonrasında oğlu Birinci Kserkses (M.Ö. 486-465)te Yunanlıları yenenmemiş ve böylece Pers İmparatorluğu duraklama devrine girmiştir. M.Ö 5 ve 4. yüzyılda duraklama devam etti. II. Artakserkes devrinde devlet hız bir şekilde çözülmeye başlamış, İmparatorluk’ta ayaklanmalar olmuş, Mısır bağımsızlığını ilan etmiştir. İsyanlar güçlükle bastırılmıştır. Perslerin Kiyaniyan şahlarının sonuncusu olan III. Dârâ (342-330), 331 yılında Makedonyalı İskender’e Erdebil’de yenilmiş ve savaştan kaçarken ölmüştür. Pers İmparatorluğu, böylece Makedonyalıların hâkimiyetine girmiştir.
Persler, hâkim oldukları bölgelerde yaşayan halka hoşgörü ile davranmışlardır. Mecûsiliğe inanmışlardı. Persler’e Mecusiliği yani ateşe tapma dinini Hindistan’dan kovulan bir Zerdüşt öğretmiştir. İyilik tanrısı “İzed” ya da “Ormürzd” ile kötülük ve karanlık tanrısı olarak bilinen “Ehrimen” olmak üzere iki tanrıya inanırlardı. Perslerin dini inancı, bugünkü İran’da eski millî âdetler diye Mecusi ayinleri ve sayılı günler olarak yaşatılmaktadır. Nevruz ve Mihrican günleri, İran’da Perslerden beri merasimle ile yapılmaktadır. Perslerin merkezlerinden Persepolis; askeri, idari ve sosyal mimari eserlerle süslenmiştir. Makedonyalı İskender’in orduları tarafından yakılıp yıkılan Persepolis, M.Ö. 4. yüzyıldan beri harabe hâlindedir.

Perslerin, Anadolu’ya etkileri özellikle Kapadokya üzerinden olmuştur. Yolları yeniden düzenlemiş olan Persler ihtiyaçları olan dokuma,tahıl, hayvan ve hayvan ürünlerini Anadolu’dan almışlardır. Ayrıca dünyadaki ilk posta teşkilatını Persler kurmuşlardır. Perslerin boğazlara egemen olması boğazlardan ekonomik gelir sağlayan İyonyalıların büyük tepkisine yol açmıştır. İyon şehir devletlerini Pers Bütün tarihleri boyunca Persler, Anadolu’nun yerli kültürlerine hep saygı göstermişlerdir.

Ülke yönetimi merkezi ve mutlak monarşiye dayanmaktaydı. Mısır, Mezopotamya ve Anadolu kültüründen fazlasıyla etkilendiler. Antik Pers toplumunda aynı sınıftan olan insanlar dudak dudağa öpüşerek, astlar ise üstlerinin yanağını öperek selamlaşırlardı. Devlet otoritesini temsil eden kişiler önünde eğilerek ve bel kemikleri öpülerek selamlanırdı. Topluluk içinde tükürmek, sümkürmek ve akarsuları kirletmek yasaklanmıştır.

Bir Cevap Yazın