Osmanlı İmparatorluğu’nun 17. yüzyılda görülen bozulmalar nelerdir?

17. yüzyılda görülen bozulmaları üç başlık altında toplamak doğru olacaktır :
1- İdari alandaki bozulmalar
Osmanlı Devleti en tepesinde padişah bulunmaktadır. Bu yüzden bozulmadan bahsederken Padişah en önemli rolü oynamaktadır. Çünkü “Balık baştan kokar” sözü kısmen de olsa gerçeği yansıtmaktadır. Yönetimdeki bozulmaları idari bozulmaların en başta gelenidir. Tarihçiler çoğu bozulmanın asıl sebebini kanun-ı kadime aykırı hareket olduğunu belirtmektedirler.
ooo
O dönemdeki lahiyaların temel noktası eskinin haşmetleri günleriyken 1683 yılında vuku bulan Viyana bozgunundan sonra artık yerini daha yenilikçi, Batının tarzını benimsemeye çalışan bir anlayış oluşturmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman kanun-ı kadimi ilk bozan kişi olarak bazı kaynaklar tarafından belirtilmektedir. Kanuni’nin, kadınların yalanları ve sahtekâr damat olarak bilinen Rüstem Paşa’nın yanıltmalarından dolayı, oğlu Şehzade Mustafa’yı öldürmesinden beri ülkedeki ucuzluk, pahalılık ve yokluğa dönüşmüştür. Kanuni Sultan Süleyman Padişahın divanda bulunma âdetini kaldırmış ve böylece kanun-ı kadime aykırı ilk icraatını gerçekleştirmiştir. Bunun dışında Kanuni, silahdarı İbrahim Paşa’yı usullere aykırı bir şekilde saray hizmetinden veziriazamlığa getirmiş; ve yine aynı şekilde usulsüz şekilde damadı Rüstem Paşa’ya pek çok köyü temlik ederek bunların vakfa dönüştürülmesine izin vermiştir.

Bütün tarihçilerin hem fikir olduğu en önemli sorun rüşvettir. Rüşvet en büyük ve en yaygın problemdir. Bu dönemde rüşvet devletin her alanına bulaşmıştır. Devlet

Padişahtan sonra ikinci önemli kişiler veziriazamlardır. Hatta devletin gidişatı konusunda en büyük icracı veziriazamdır. Sokullu Mehmet Paşa ve Köprülüler padişahların zayıf ve dirayetsiz oldukları dönemlerde devleti oldukça iyi idare etmişlerdir. Bundan dolayı veziriazamların önemini daha da artmıştır.
Vezirlerin artmasıyla veziriazamlar kendi koltuklarını garantilemek için yandaşlarını rüşvet vermek suretiyle kendi safında tutmaya çalışmışlardır. Veziriazamlar bundan dolayı devleti yönetecek kudrette sahip değillerdi. Bazı kaynaklar Padişahın devletin kötü gidişatından haberdar olmadığını ve bundan dolayı kötü gidişatın sorumlusu olarak da veziriazamları göstermişlerdir. Görevi yeni getirilmiş olan veziriazamlar kanun-ı kadime aykırı olarak istediği zaman ve hiç birini padişaha haber vermeden mevkiler ve tımarlar verir hale gelmişlerdir.
Tımar sistemi Osmanlı İmparatorluğu için 17. yüzyıla kadar askeri, ekonomik, yerel idari ve güvenlik açısından son derece önemli yararlar sağlamıştır. Tımarlı sipahi kendisine verilmiş olan toprak ile geçimini sağlar ve yeniçerilerin aksine devletten para almazlardı. Tımarlı sipahi bunun karşılığı olarak savaşa katılmak üzere atlı asker beslerdi. Ancak savaşlarda ateşli silahların kullanılmaya başlaması ile atlı askerler önemini kaybetmiştir. Yayalı ateşli silahlı askerler önemli bir güç haline gelmeye başlamıştır.

2- Askeri alandaki bozulmalar:
Osmanlı imparatorluğun en önemli sorunlarından biri askeri alandaki bozulmalar olmuştur. Tımar sistemindeki çözülmeler bu bozulmaların başında gelmektedir.

Osmanlı Devleti tımar sistemi ile o döneme kadar oldukça büyük başarılar elde etmiştir. Yerel güvenlik sağlanmış, vergiler düzenli olarak toplanmış, hazineden para çıkmadan asker yetiştirilmiştir. Ateşli silahlarla birlikte Osmanlı Devleti’nin temeli olan tımar sistemi iş görmez hale gelmiştir. Osmanlı Devlet sıcak para ihtiyacını karşılamak için önemini kaybeden tımarlı sipahilerin topraklarını iltizam usulüne çevirmiştir.
Yeniçeriler devletin işlerine müdahil olmaya başlayınca büyük bir sorun haline gelmişlerdir. Yeniçeriler yapılacak her türlü reformları engellemeye ve yalnızca cülus bahşişi almak için padişah devirmeye çalışmışlardır. Bu onarın askeri disiplinden koptuğunun en belirgin delilidir.

Askerlerin disiplinsizleşmeye başlamasında idarecilerin hataları göz ardı edilemez. Yeniçerilerin sayısının artmasıyla birlikte bunların maaşları ödenemez olmuş ve askerlere kesik akçe verilmiş ve bunun neticesinde ise Celaliler türemiştir. Önceleri yeniçerilerin askerlik dışında başka iş yapmaları yasakken daha sonraları ise başka işlerle uğraşmaya başlamışlardı.

Genç Osman ve III. Selim gibi ıslahatçı padişahları Yeniçerileri ortan kaldırmak istemişler ancak başarılı olamamış ve bu çalışmanın kurbanı olmuşlardır. II. Mahmut’un 1826 yılında yeniçerileri kaldırmayı başarmıştır .

3. Mali bozulmalar:
İdari, askeri ve mali sistemlerin üçü de birbirine sıkı sıkıya bağlı birer unsurlardır. Bunların herhangi birindeki bir bozulma diğerlerini de hemen etkilemektedir. Tımarın bozulması mali alanda da bozulmalara neden olmuştur. Askeri sistemin değişmesiyle birlikte tımarlı sipahilerin öneminin azalması ve devletin sıcak para ihtiyacını karşılamak için bu toprakları iltizama vermesi eleştirilmiştir. Devletin üç temeli vardı: reaya, hazine ve asker. Her yıl başarılı sonuç alınamayan seferler düzenlenmesi reayayı ve hazineyi perişan etmiştir.
Bu dönemde gösteriş ve ziynet tepeden alta benimsenmiş ve öyle bir hale gelinmiş ki kul taifesinin maaşları bile ödenemez olmuştur. Topraklarının büyük bölümü tımar ve zeamet olması gerekirken büyük bir kısmı mülk ve vakıf haline getirilmiştir.

Bir Cevap Yazın