Kıskançlık nedir, nasıl yaşanır?

Kıskançlık, birçok insanı rahatsız eden duygular arasındadır. Bu bir insanı kaybetmemek, bir ilişkiyi bitirmemek ya da tehdit altında olduğunu düşünüp yaşanan bir durumdur. Bunun dışında, başka birinin sahip olduğu bir şeye sahip olmayı istemeyi tetikleyen bir duygudur. Bu insanlarda doğuştan olan bir duygu değildir. Aksine sonradan öğrenilen, insanları etkisi altına

kıskançlık

alan ve olumsuzluk yaşatan bir duygudur. Bu duygunun ortaya çıkması kişinin kendini yetersiz hissetmesi ve kendine karşı öz güven eksikliği duymasından olur. Bu duygu oluştuğunda yalnız, mutsuz, çaresiz, öfkeli ve değersiz olduğunu hissetmek gibi duygularla bir arada yaşanabilir. Kıskançlık gelip geçici olabileceği gibi, tüm hayatı olumsuz olarak etkileyecek biçimde yaşanabilir. Dozunda olduğu takdirde hastalık olarak değerlendirilmeyen, bu durumda sadece davranış bozukluğu olarak sayılan bir durumdur. Bunu yaşayan kişilerin, mutlaka bu hissettiklerinin yerinde olup olmadığını sorgulaması gerekir. Çünkü kıskançlık duygusu, çoğunlukla insanların iç dünyalarından dolayı abartılmış düşünceleri içerir. Bu duygu insanların doğasında bulunsa da, kişilerin bu duyguyla baş etmeyi öğrenmesi gerekir. Dozunda olduğunda ilişkileri canlı tutmaya yarayacak, aşırılığı halinde ilişkilere zarar verecek hale gelebilir. Aşırı olması halinde, sürecin uzunluğuna göre, depresyon gibi ağır etkiler yaratabilir. Günümüzde evliliklerin sona erme nedenleri arasında ilk sırayı kıskançlık ve buna bağlı olarak uygulanan şiddet yer almaktadır. Bu duygunun ikili ilişkilerde, özellikle evli olan ya da beraber olan çiftlerde yaşanabilmesi için, üçüncü kişinin varlığı gerekir. Buna neden olan gerçek bir olay olabileceği gibi, tamamen hayal mahsulü bir düşüncede olabilir. Birbirine karşı cinsel duygular besleyen çiftler arasında, görünüşte sevgi varmış gibi gözükse de, cinsellik için yaşanacak kıskançlıklarda, tamamen farklı bir durum sergilerler. Sevgi yerini hemen şiddete bırakır. Görülüyor ki, bunu aşırı olarak yaşayan kişiler, her zaman bunun zararını görecektir. Normal seviyelerde olduğunda, kıskanılan kişilerin bile bu duygudan keyif aldığı görülürken, duyguda aşırılık olursa kıskanılan kişinin bundan rahatsız olduğu görülür. Erkeklerin genellikle kendilerinde özgüven eksikliği yaşaması, karşısında olan kişiye bezdirici şekilde kıskançlık yaşatmasına neden olur. Kişiler kesinlikle başkasını kıskandıklarını kabul etmezler. Fakat kıskançlık insanların varlığı kadar gerçek bir durumdur. İnsanların bulunduğu her durumda, kıskançlık olacaktır. Hayvanlarda bile olan bir duygudur. Aksine içinde kıskançlık olmayan kişi normal kabul edilmemelidir. Başkasını kıskanmadan yaşamını sürdüren kişiler, hayatı kavramamıştır. Kendimizden daha iyi olanı kıskanmamak, sahip olamadıklarımızı elde etmiş olanları görmezden gelmek, güzelliği görmezden gelmek insanlar için uygun olmayan davranışlar arasındadır. Herkeste eşit oranda olmasa da, genellikle kendine özgüveni olmayan, kendini değersiz olarak gören kişiler bunu daha yoğun olarak yaşar. Kadın ve erkekler bu duyguyla farklı biçimde mücadele ederler. Kadınlar haklarından vazgeçip, duruma yapıcı olarak yaklaşırken, erkekler tehdit ve kaba kuvvete başvurup sonuca ulaşmaya çalışır. Kıskançlık kadın ve erkek ilişkilerinde yaşanabileceği gibi, ergenlik döneminde arkadaşlar arasında, çocuklar ve kardeşler arasında, işyerindeki ilişkilerde yaşanabilir. Bu duygu sebebiyle kardeşinizden, eşinizden veya arkadaşınızdan ayrılmak zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden gerekiyorsa, mutlaka destek alınması gerekir.

Bir Cevap Yazın