Erzurumlu Emrah kimdir?

Bahçelerde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki derdin ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz

Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
emrah
Aşka, bakışını şu dörtlüklerle getiren Erzurumlu Emrah XIX. Yüzyılın birinci yarısında yaşamış olduğu bilinmektedir. Araştırmacılar, Erzurum’lu olduğu konusunda ortak bir görüşe varmışlardır. Kendisi divanındaki şu gazelinde :
“Ne aşıklar çıkuptur Erzurum’dan lik Emrah’ı
Bu esnada hakikat bezminin üstadı ben çıktım.”
Diyerek Erzurumlu olduğunu ifade etmiştir. Araştırmacılar Emrah’ın Erzurum’dan Yavı Nahiyesi’ne giden yol üstünde bulunan Tanbura Köyün’de doğduğunu belirtmektedirler. Ancal doğum tarihi konusunda ihtilafa düşmüşlerdir.

Emrah saz şairleri hakkında duyduğu hikayelerin etkisi altında büyümüştür. Bundan dolayı seyahat etme arzusuna kapılmıştır. Küçük yaşta köyünden ayrılan Emrah medrese eğitimi için Erzurum’ a gitmiştir. Erzurumlu Emrah, Nakşibendi Tarikatının Halidiye kolunu kurmuş olan Şeyh Halid’e bağlanarak, onun fikir ve telkinlerinden feyz almıştır. Arapça ve Farsça sözcükleri, deyimleri öğrenmeye çaba göstermiştir. Medresenin kasvetli ve esrarlı havasına daha fazla dayanamayan Emrah köyüne geri dönmüştür. Köyünün kendisine yabancı geldiği duygusuna kapılarak, deve tüyü rengi bastonu ve beyaz keçeden yapılmış külahını çevreleyen ince sarığıyla yeniden yollara düşmüştür. Bayburt ve Gümüşhane’ye uğrayan Emrah daha sonra Kop üzerinden Trabzon’a gitmiştir. Pazar kapısında bulunan azlumoğlu’nun kahvesinde saz çalıp yöre halkının gönlünde büyük yer etmiştir. Değimendere taraflarında bir gezisinde Güleser adında bir çingene kızına aşık olur. Anne ve babası kızları Güleser’i saz çalıp köşe bucak türkü söyleyen yoksul bir dervişe vermek istemezler. Bundan dolayı Emrah buradan da ayrılır. Aşık olduğu kızın izini kaybettikten sonra Trabzon’da kalmak için bir nedeni olmadığını düşün üzlü ozan, oradan ayrılır, köyüne geri döner.

Kastamonu’nun Açık Söz gazetesinde Arif Efendizade Ziyaddin Efendi’nin bir yazısına göre: Emrah 1837-1838 yılında Kastamonu’ya gelmiştir. Kastamonu’nun zenginlerinden Alişan Bey adında bölgenin önde gelen zatlarından birinin himayesine girmiş ve Alişan Bey’in yardımları neticesinde bir evlilik yapmıştır.Alişan Beyin ölümü nedeniyle çok üzülen Emrah, Kastamonu’da durmaz ve yeniden yollara düşer. Konya ve Niğde çevresinde dolaştıktan sonra Sivas’a gider. Sivas’ta Mahi adında genç bir dul kadına gönlünü kaptırır. Yörenin önemli kişilerinden Hacı Ali Bey sayesinde Mahi Hanımla evlenir. Uzun yıllar mutlu bir yaşarlar. Mahi Hanım’ın ölümü Emrah’ı yıkar ve onu Sivas’tan ayrılmaya mecbur kılar. Tokat Niksar’a giden Emrah burada Acın Kız adı verilen yaşlı bir kadınla evlenir ve ömrünün sonuna kadar burada kalır. Araştırmacılar Emrah’ın 1855 yılında Niksar’da öldüğünü belirtmektedirler. Bazı kaynaklarda ölüm tarihi olarak 186O-1861 yıllarını kabul etmektedirler. Mezarı Tekkebayırı Mezarlığında Ali Pehlivan Türbesi yanındadır.

Erzurumlu Emrah hem aruz hem de hece ölçüsü ile birçok şiirler yazmıştır. Halk şairleri içinde divan şiirini en iyi bilen şairler arasında gösterilmektedir. Doğu Anadolulu bir saz şairi olarak hece vezniyle söylediği iki yüze yakın şiirin derlenmiş hali, kendisini 19. yüzyılın önemli âşıklarından biri göstermektedir. Tasavvuf şiirleri varsa da asıl yeteneğini saz şiiri tarzında yazdığı koşma ve semailerinde gösterir. Aşık geleneğine bağlı kaldığı koşmalarında usta bir söyleyişe ulaştığı, yerli zevki dile getirdiği görülür. Tokatlı Aşık Nuri, Emrah’ın çıraklarındandır. Beşiktaşlı Gedâî’nin üzerinde de etkisi vardır. Emrah’ın tek eseri Divan’ıdır. Divanı Erzurumlu Abdulaziz tarafından bastırılmış 1913-1914 yılları arasında basılmıştır.

Bir Cevap Yazın