Birinci Haçlı Seferi nedir?

İnsanların bütün tarih boyunca dinsel inançlar uğruna birçok defa savaşa girmekten kaçınmadıkları görülmektedir. Bu savaşlardan en çok öneme sahip olanı orta çağda Batı Avrupalı Hristiyanların Müslümanların elinde bulunan kutsal yer olan Kudüs’ü ve diğer kutsal değere sahip olan toprakları almak için düzenlemiş oldukları seferler Haçlı Seferleri’dir.

Hz. İsa’nın dünyaya geldiği şehir olan Kudüs Hıristiyanlar için büyük bir öneme sahip olan bir şehirdi. Hıristiyanlar Kudüs’ü ziyaret edenlerin günahlarından arınacağına inanmakta idiler. Din adamları Kudüs’ü ele geçirmenin dini bir vazife olduğunu söyleyerek Hristiyanları harekete geçirmişlerdir.

1071 yılında Anadolu’ya girdikten sonra Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurmuş olan Türkler düzenlemiş oldukları sürekli seferler ile Bizans İmparatorluğu’nu tehdit etmiştir. Birinci Haçlı Seferi Bizans İmparatoru I. Aleksios’un Selçuklu tehdidine karşı papa II. Urbanus’tan yardım istemesi ile başlamıştır.

Bizans’ın zayıflatılması bir nevi Türkler’e Avrupa’nın yolunun açılması manasına geliyordu. 1095 yılında Fransa’da Clermont Konsili’ni toplamış olan Papa II. Urbanus doğu Hrıstiyanlarını kurtarmanın kutsal bir görev olduğunu söyleyerek Bizans İmparatorluğu’na yardım çağrısında bulunmuştur. Çağrı olumlu karşılanarak yaklaşık 400 yıldır Türkler’in egemenliği altında olan Kudüs’e ve diğer kutsal topraklara seferler düzenlenmesine ve sefere katılanların bir haç taşıması gerektiğine karar verilmiştir. Papa II. Urbanus’un konuşmaları Hristiyanlar üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Konsilin hemen ardından savaş hazırlıkları başlamıştır. Binlerce Hıristiyan ilk Haçlı Seferi’nin sancağı altında bir araya gelmiştir. O sıralarda Pierre l’Hermite, I. Aleksios’un asıl Haçlı ordusunu beklemesi için yaptığı uyarıya kulak asmayarak Nikaia’ya ( bugünkü İznik) kadar ilerlemiştir. Ama orada I. Kılıç Arslan karşısında yenilgiye uğrayarak kılıçtan geçirilmişlerdir. I.Kılıç Arslan’ın kazanmış olduğu bu büyük başarı Selçuklu Devleti’nin prestijini artırmış ve gücünü bütün haçlı devletlerine göstermiştir.

Dört koldan meydana gelmiş olan Haçlı ordusu 1096 yılının baharında Bizans’a doğru hareket etmiştir. 1097 yılında Konstantinopolis’te birleşmiş olan ordulardan birincisinin başında Fransa Kralı I. Philippe’in kardeşi Hugues de Vermandois ile Aşağı Lorraine Dükü Godefroi de Bohemond, üçüncü ordunun başında Toulouse Kontu Raimond de Saint Gilles, dördüncü ordunun başında Flandre Kontu Robrecht bulunuyordu. İmparator I. Aleksios ile doğuda kendilerine ait krallıklar kurmak isteyen Haçlı ordusu komutanları arasında çok geçmeden anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başlamıştır.

1097 yılının temmuz ayında Nikaia’yı ele geçirdiler ve I. Aleksios ile yapılan anlaşma uyarınca şehri Bizans’a bırakmışlardır. Dorylaion (bugünkü Eskişehir) önlerinde I. Kılıç Arslan’ın ordusu ile yapmış oldukları kanlı bir mücadelenin ardından Anadolu’ya geçerek Antiokheia’ya (Hatay) ulaşmışlardır. Uzun süren bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirmişlerdir. Daha sonra Kudüs’e doğru hareket etmeye devam eden Haçlı ordusu 1099 yılının temmuz ayında Fatimiler’in elinde bulunan Kudüs’ü alarak Müslüman ve Yahudi halkları kılıçtan geçirmişlerdir.

Godefroi de Bouillon Advocatus sancti sepulchri ( Kutsal Kabrin Koruyucusu) unvanı ile şehrin yöneticiliğine getirilmiştir. Birkaç ay sonra Godefroi’nin ölümü üzerine kardeşi Kudüs Krallığı’nı kurarak I. Baudouin adı ile taç giymiştir. Daha sonra Filistin kıyılarını da ele geçiren Haçlılar orada üç devlet daha kurmuşlardır. Edessa Kontluğu ( Urfa, Trablus Kontluğu ve Antiokheia Prensliği.

İlk Haçlı Seferi sırasında Haçlı şövalyeler bir araya gelmek sureti ile Hospitalieri, Templier ve Töton Şövalyeleri olmak üzere üç ayrı tarikat kurmuş oldukları açık bir şekilde görülmektedir. Bu tarikatlar sonraki Haçlı Seferleri’nde son derece önemli rol oynamışlardır.

Bir Cevap Yazın