Altın ayarı nedir?

Medeniyet tarihi boyunca insanoğlu tarafından büyük ilgi gören ve tıpkı binlerce yıl öncesinde olduğu gibi günümüzde de dünya üzerindeki en değerli madenlerin başında gelen altın, kimya bilimin “AU” simgesiyle gösterilir. Altının binlerce yıldır insanlar tarafından kullanılması ve bu kadar değerli olmasının asıl nedeni, bu maddenin kimyasal özellikleridir. Doğada serbest olarak bulunabilmesi, genel olarak asitlere karşı dirençli olması, parlak ve kendine has bir renginin olması, işlenmeye oldukça elverişli bir madde olması, dış ortamdaki maddeler ile kolay kolay tepkimeye girmemesi ve diğer pek çok özellik, altının binlerce yıldır insanoğlunun rüyalarını süslemesine neden olmuştur. Günümüzde özellikle kuyumculuk sektöründe hazırlanan ve kadınların beğenisine sunulan ziynet eşyalarında altın ayarlarından söz edilmesi ise, eşyanın yapımında kullanılan altının saflık derecesini belirtmektedir.

Kimya biliminde altının saflık derecesi yüzde ile ifade edilirken, bu oran kuyumculuk sektöründe “ayar ya da karat” olarak ifade edilir. Ülkemizde olduğu gibi dünya genelinde kadınlarının duymaktan en çok keyif aldığı terim olan “24 ayar”, altının saflık derecesinin %100 olduğunu belirtmektedir. 24 ayar ya da karat altından üretilen bir ziynet eşyasının hammaddesi, yalnızca altından oluşuyor demektir. Altın yüzyıllar öncesinden gümüş, bakır, nikel ve palladyum gibi farklı maddelerle karıştırılmış ve üretim maliyeti daha düşük olan altın eşyalar ya da paralar yapılmıştır. Altının farklı maddelerle karıştırılması maliyetinin azalmasını sağlarken, yumuşak bir yapıya sahip olan bu maddenin daha sert ve yüksek mukavemetli bir hal almasını da sağlamaktadır. Bu nedenle altının diğer madenlerle karıştırılmasının tek nedeni değerinin azalması değildir. Altın kullanılacağı alana göre daha dayanıklı olması için de farklı madenlerle karıştırılmaktadır.

24 ayar altın tamamen saf iken, 22 ayar altını içinde yaklaşık olarak %8 oranında yabancı metaller bulunmaktadır. Altının içine farklı maddelerin katılması ile elde edilen nihai ürünün rengi de saf altının doğal renginden farklı olmaktadır. Dünya üzerinde en çok kullanılan karışımlardan biri olan altın gümüş karışımının rengi yeşilimsidir. Altının nikel ya da platin ilave edilmesi halinde oluşan ürün beyaz, çinko katılması halindeyse açık sarı renk olmaktadır. Altının bakırla karıştırılması sonucunda ilave edilen bakır miktarına göre nihai ürünün rengi, sarıdan kırmızı tonlarına kadar farklı tonlarda olabilir. Her ne kadar altının doğada saf olarak bulunduğu söylense de, aslında doğal olarak bulunan bir altın parçası en fazla %99,9 saflıkta olabilir ve çok küçük bir oranda da olsa içinde yabancı metaller bulunur.

Kuyumculuk sektöründe altının farklı metaller ile karıştırılması sonucunda elde edilen ürünlere farklı isimler verilir. Altının gümüş ile karıştırılması ile elde edilen karışıma sarı altın denirken, tamamlayıcı metalin bakır yoğunluklu olması halinde kırmızı altın olarak bilinen karışım elde edilir. Beyaz renge yakın olan metallerin altın ile karıştırılması sonucundaysa son dönemin popüler maddesi olan beyaz altın elde edilir. Aslında üretim sonucunda elde edilen altın kuyumcu vitrinlerindeki ürünler kadar beyaz değildir ve bu rengi elde etmek için ürün Rodyum ile kaplanarak tamamen beyaz hale getirilir.

Bir Cevap Yazın