Ziggurat nedir?

Tarihi Eski Babil, Sümer ve Asur medeniyetine kadar giden ve bu nedenle de bilinen insanlık medeniyeti açısından son derece büyük bir öneme sahip olan Zigguratlar, Eski Mezopotamya kültürlerinde bir çeşit tapınaktı. Arkeologlar yaptıkları çalışmalarla M.Ö. 4 bin civarına tarihlendirilen Ziggurat kalıntılarına rastladığından Zigguratlar yakın geçmişe kadar insanlık tarihinin ilk tapınakları olarak kabul ediliyordu. Lakin ülkemiz insanın büyük bir çoğunluğunun farkında dahi olmadığı ancak arkeolojik açıdan şimdiden dünyanın en önemli mirasları arasında kabul edilen Urfa Göbeklitepe’de bulunan ve hala kazılmaya devam eden bölgenin M.Ö. 12 binlere dayanan tarihi ile “bilinen insanlık tarihinin” en eski tapınağı olduğu düşünülmektedir. Kuşkusuz bu süreç içinde Zigguratların da medeniyet tarihi açısından önemi çok büyüktür.

Piramite benzer bir yapıda inşa edilmesine rağmen üstünün tamamen düz olması, Zigguratların en belirgin özellikleri arasındadır. Bilindiği kadarıyla en eskisi M.Ö. 6. yüzyılda yapılan Zigguratlar, dıştan basamaklı bir şekilde inşa edilmiştir. Bilinen insanlık tarihinin başlangıç noktası olarak kabul gören yazının mucidi olan Sümerler tarafından yapılan Zigguratlar, kare ya da dikdörtgen bir zemin üzerine piramitsel bir yapı halinde inşa edilmiştir. Sümerler güneşte kuruttukları kil tuğlaları Zigguratların dışını kaplamak için kullanmış ve bu tuğlaları da birçok farklı renge boyamıştır. Yapılan araştırmalar Sümerlerin Ziggurat yapımında kullandığı bu kil tuğlaların farklı renklerde olmasının nedenini, bazı astronomik olayların betimlenmesi ile bağdaştırmıştır.

Sümerler ve Babilliler tarafından yapılan Zigguratlarda en az 2, en çok 7 katlı bir sistem kullanılmıştır. Arkeolojik araştırmalar ve tarihi metinlerin ışığında Eski Mezopotamya kültüründe bu Zigguratların en tepesinde bir türbe veya tapınak bulunduğu saptanmıştır. Ziggurat rahipleri özel olarak tasarlanan Zigguratların tepesindeki türbe ya da tapınağa çıkmak için çeşitli yollar kullanırdı. Sümer kültüründe Zigguratların çok önemli olmasının en büyük nedenlerinden biri de, bu yapıların bir türbe veya tapınak olmanın ötesinde bizzat tanrılara ev sahipliği yaptığının düşünülmesidir. Sümerler inşa ettikleri Zigguratlarda tanrıların yaşadığına inanmaktaydı.

Sümer ve Babil kültürünün çok tanrılı inanç sistemine uygun olarak her şehrin Zigguratında farklı bir tanrısının yaşadığına inanılırdı. Toplum için Zigguratlar çok önemli olsa da yalnızca rahiplerin tapınağın ya da türbenin olduğu bölüme giriş izni vardı. Zira rahiplerin en büyük görevi, Zigguratta yaşayan tanrının ihtiyaçlarını karşılamak ve onu rahat ettirmekti. Bu hiyerarşik düzen, tıpkı Orta Çağ karanlığında medeniyet kırıntıları ile yaşayan Avrupa toplumlarında olduğu gibi Sümerlerde de din adamlarının yani rahiplerin sosyal tabakanın en üstünde yer almasına neden olmuştur. Çünkü Sümer rahiplerinin Ziggurat içindeki tanrı ile bizzat konuşabildiğine ve onun fiziksel formunu görebildiğine inanılırdı.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın