Uyku hastalığı nedir?

Uyku hastalığı, normal uyku zamanı olan gece dışında, gündüz vakitlerinde uykuya aşırı düşkün olma ile karakterize olan nörolojik bir rahatsızlıktır. Tıpta narkolepsi olarak bilinir. Uyku felci, halüsinasyonlarlar ve katapleksi bu hastalığın devamında ortaya çıkar. Ciddi sağlık problemlerine sebep olabilen hastalığın belirtileri, diğer sağlık problemleriyle ve yoğun iş hayatının getirdiği sorunlarla ilişkilendirildiğinden fazla ciddiye alınmaz. İnsanlar gündüz uyumalarını, televizyon seyrederken uyuyakalmalarını, işyerinde uyuklamalarını normal bir davranış olarak kabul etmektedir. Bunların bir hastalık olarak kabul edilebileceğini düşünmezler. Kişilerin normal zamanlarda yaşadığı yorgunlukla, bu uyku halini birbirine karıştırmamaları gerekir. Dinlenmeyle geçecek olan fiziksel yorgunluğa karşılık, bu rahatsızlıkta kişilerin aniden gelen uyku isteğine direnememesi, kısa sürelide olsa uykuya yatması karakterizedir. Bu uykuda kişi kendini dinlenmiş olarak hissetmekte, ancak bir süre sonra yeniden uyuma isteği doğmaktadır. Bunun hastalık olarak tanımlanabilmesi için, insanların gece uyudukları uykudan dinlenmiş olarak uyanmaları ve gündüz asla uyku ihtiyacı duymamaları gerekir. Bu hastalık sırasında gündüz hissedilen aşırı uyku uyuma isteği karşı koyulamaz şekilde yaşanır. Bu durum araç kullanırken veya insanlarla birlikteyken bir anda uygunsuz bir şekilde aniden gelişebilir.

Uyku hastalığının belirtileri nedir?

uyku hastalığı

Uyku hastalığının en belirgin özelliği, hastanın gece boyunca yeteri kadar uyumasına rağmen, gün içerisinde aşırı bir şekilde ve karşı konulmaz uyku isteğinin doğmasıdır. Bu hastalar olmadık zamanlarda ve yerlerde aniden uykuya dalabilir ve insanları şaşırtabilir. Dayanılmaz uyku eğilimleri bulunan hastalar, bunu günde bir kaç defa yaşayabilir. Kısa süreli uykulardan sonra, hasta kendini dinlenmiş olarak hisseder, daha sonra yeniden aynı döngüyü yaşar. Gece uyku sırasında bu kişilerin sıkça uyandıkları izlenmiştir. Tedavi edilmediği takdirde hastalarda zaman içinde başka uyku bozuklukları görülebilir. Bunlar içinde halüsinasyonlar, katapleksi ile uyku felci en bilinenleri olarak sayılabilir. Bu belirtileri yaşayanlar, sosyal yaşamları içinde sorunlarla karşılaşır ve yaşamları kısıtlanabilir. Hastaların bunları yaşaması için mevsim koşullarının bir etkisi olmadığından, her koşulda, her zamanda ve her şartta uykuya dalabilirler.

Uyku hastalığının etkileri nelerdir?

Uyku hızlı göz hareketlerinin yapıldığı REM uykusu ve Non REM uykusundan meydana gelir. Uyku hali dışında düzenli olarak ritim veren beyin dalgaları, uyku sırasında yavaşlayıp düzensizleşir. Uykuya yattıktan sonra yarım saat ile bir saat arasında beyin dalgaları aktif duruma geçer. Bu süreç uykuda REM halinin yaşandığı dönemdir. Bu süreçte hatırlanabilir özelliği bulunan rüyalar görülür. Normal uyku ise Non REM ile başlar. Uyku hastalığı bulunan kişilerde ise uyku direkt olarak REM uykusuyla başlamaktadır. Gece yattıklarında derin bir uyku uyuyamazlar. Çoğunlukla hatırlayamadıkları kâbuslar ve ürkütücü rüyalar görürler. Bariz şekilde gündüz saatlerinde aniden uykuya dalarlar.

Uyku hastalığının nedenleri nelerdir?

Bu hastalığın nedenleri kesin ve net olarak bilinmemektedir. Ancak kalıtımsal olarak yaşanana bir rahatsızlık olduğu düşünülmektedir. Yapılan bazı araştırmalarda bağışıklık sistemiyle bağlantılı bir rahatsızlık olduğu gözlemlenmiştir. Bu çalışmalar sırasında bağışıklık sisteminin kendi beyin dokularını yabancı bir doku olarak algıladığı belirlenmiştir. Uykuya yatmadan önce halsizlik, yorgunluk, titreme gibi durumlar görülebilir. Kişinin yaşadığı uyku nöbetlerinin belli bir saati olmasa bile, hastaların belirtilere göre uyku halinin saatleri belirleyebildiği izlenmiştir. Bu kişilerin geceleri uykusuzluk çekmesi normal olarak kabul edilmelidir. Hastalarda bu belirtilerin birinin bile yaşanması halinde, mutlaka doktora gidilerek, tedavi olunmalıdır. Çünkü belirtiler arka arkaya yani birinin bitip, diğerinin başlaması şeklinde yaşanabilir. Bu hastalık nadir olarak görüldüğünden, uykuyla ilgili sorunlar ihmal edilmemelidir. Devamında daha ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. Bunun önlenmesi mümkün olmadığından, kesinlikle tedavisi yapılmalıdır. Her yaşta görülse de, çoğunlukla 20-30 yaşlarında daha sık yaşanan bir sorundur.

Bir Cevap Yazın