Sultan Alparslan dönemi olayları nelerdir?

Anadolu’nun kapılarını Türklere açan ve Selçuklu tarihine damgasını vuran Sultan Alparslan 1030 yılında dünyaya gelmiştir. Ancak bazı kaynaklar bu tarih konusunda görüş birliğine varamamışlar 1029 ve 1032 tarihlerini belirtmişlerdir. Alparslan Horasan Valisi Çağrı Bey’in oğlu ve Tuğrul Bey’in ise yeğenidir. 1044 yılında Gazneli Hükümdarı Mevdut’a karşı büyük zafer kazandığı savaş ile herkesin dikkatini çekmiştir. Çağrı Bey ona, 1058 yılında Belh, Tirmiz, Kobadiyan, Toharistan, Vahş ve Valvalic gibi şehirleri bırakarak onu devlet yönetimine hazırlamıştır.
aaa
Kaynaklarda yiğit bir savaşcı olarak anlatılan Alparslan çok küçük yaşta ata binip ok atmayı öğrenmiştir. 1059 yılında Gazneliler ile yapılmış olan anlaşma sonrasında 1060 yılında Çağrı Bey’in ölümü üzerine Alparslan, Horasan Selçuklu Devleti’nin başına geçmiştir. 1063 yılında amcası Tuğrul Bey’in ölümü üzerine vasiyeti doğrultusunda yeğeni ve üvey oğlu Süleyman, Vezir Amidülmülk Kündüri tarafından tahta çıkarılmıştır. Ancak Selçuklu beyleri, Alparslan’dan yana davranmışlardır. Süleyman Kutalmış’ın başkent Rey’e hücumu üzerine, Vezir Amidülmülk Kündüri, Horasan Selçuklu Hükümdarı olan Alparslan’ı Rey’e çağırmış ve Selçuklu tahtını Alparslan’a devretmiştir. Daha sonraki muharebede de Alparslan, Kutalmış’ı yenilgiye uğratarak Rey’e girmiş ve 27 Nisan 1064 tarihinde tahta çıkmıştır. Dameğan yakınlarındaki savaşta Kutalmış hayatını kaybetmiştir. Vezir Kündüri’nin yerine de Nizamülmülk’ü getirmiştir.

Dağınık Selçuklu beylerini toparlayan Sultan Alparslan, zamanın halifesine, 11 Mayıs 1064 tarihinde kendi adına bütün camilerde hutbe okunmasını emretmiştir Alparslan’ın sultanlığıyla Doğu ve Batı Selçukluları tek çatı altında birleşmiştir.

İlk olarak Ermenistan ve Gürcistan bölgesine fetihler yapmış olan Sultan Alparslan, daha sonra Bizans’ın elinde bulunan Ani’yi kuşatmıştır. Gürcistan seferinde oğlu Melikşah ve veziri Nizamülmülk de bulunmuştur. Uzun süren kuşatmanın ardından Ani, 1064 yılı içinde fethedilmiştir. Bu fetihten sonra Abbasi Halifesi Kaim bi-Emrillah, Sultan’a “Ebu’-Feth” (Fetihlerin babası) lakabını vermiştir. Sultan Alparslan aynı yıl doğuda Bugünkü Tiflis’e kadar fetihler yaparken, kumandanları da Anadolu’da çeşitli fetihler gerçekleştirmiştir. Bu kumandanlardan Afşin Bey, 1067-1068 yıllarında, Bizans’a karşı Anadolu’nun çeşitli yerlerinde son derece önemli başarılar kazanmıştır. 1067 yılında Malatya’da Bizans ordusunu mağlup eden Afşin Bey, Kayseri’ye kadar ilerlemiştir. Bizans’ın tahtına geçen Romanus Diogenes, Selçuklu akınlarına son vermek için 1068 yılında harekete geçmiş ancak başarılı olamamıştır.

Sultan Alparslan’ın 1071 yılı baharında güneye doğru yeni bir sefere hazırlandığını öğrenen Bizanslılar 200 bin kişilik muazzam bir ordu kurarak Alparslan’ın üzerine yürümüşler. Tarihin bütün seyrini değiştirecek olan iki ordu Van gölünün kuzeyindeki Malazgirt ovasında karşı karşıya gelmişler. Alparslan her şeyden önce barış yanlısıydı. Bundan dolayı Sevük Tekin’i barış elçisi olarak General Romanos’a göndermiştir. General Romanos, Alparslan’ın kendisinden korktuğunu düşünerek Sevük Tekin ile adeta alay etmiştir. Bunun üzerine harp meclisini toplayan Sultan Alparslan şehit olursam beni düştüğüm yere gömün ve oğlum Melikşah’ın etrafında toplayın demiştir. Selçuklu ordusu 26 Ağustos 1071 tarihinde hücuma başladı. Bizanslılar karşı tepelerin eteklerine sırtlarını vermiş bekliyorlardı. Alparslan son derece doğru bir kararla düşmanı üzerine çekmeyi beklememiş, tam tersine kendisinden sayıca çok daha kalabalık olan düşmanın üzerine yürümüştür. Bizans’ın o güçlü ve mağrur ordusu kısa bir süre içinde darmadağınık olmuştur.

Tarihi Malazgirt zaferi, daha sonra Selçuklu Türk beylerinin Anadolu’da girişeceği fetihlerin anahtarı olurken, Sultan Alparslan, Rey ve Hamedan’a geri dönmüştür. Sultan Alparslan, batı fırka mensubu olan Yusuf el-Harezmi’yi yok etmek için yeni Buhara yakınlarında bulunan Hana kalesine bir sefer yapmış. Daha fazla dayanamayacağını anlayan Yusuf el- Harezmi, Alparslan’a teslim olacağını bildirmiştir. Yusuf el-Harezmi’yi huzuruna getirten Sultan Alparslan burada Yusuf el-Harezmi’nin ani bir hançer darbesi ile ağır bir şekilde yaralanmıştır. Aldığı bu yaranın üzerinden tam dört gün sonra 25 Kasım 1072 tarihinde 42 yaşındayken vefat eden Alparslan’ın naaşı Merv’e getirilmiş ve babası Çağrı Bey’in yanına defnedilmiştir.

Bir Cevap Yazın