Sultan Ahmed Camisi nerededir?

İstanbul ‘da eski adı At Meydanı olan bugün ise Sultanahmet Meydanı diye bilinen alanın güneydoğusunda yer almaktadır. Ve I. Ahmed tarafından yaptırılmıştır. “mavi Cami” diye de bilinen bu caminin yapımına 1609 yılında I. Ahmed’in de katılmış olduğu temel atma töreni ile başlanmıştır.Cami 1620 yılında tamamlanmıştır. Böylece külliye adı verilen bir yapıla topluluğu ortaya konmuştur. Külliye, cami, medrese, arasta, darüşşifa, imaret, üç tane sebil ve türbelerde oluşmaktadır. Külliyenin mimarı Sedefkar Mehmed Ağa’dır.

Tasarlanmış olan bu büyük külliye için çok geniş bir alana ihtiyaç duyulmuştur. Ayrıca yapıların İstanbul Boğazı’na ve Marmara Denizi’ne egemen olması da istenmiştir. Bu koşullar yer seçiminde Sedefkar Mehmed Ağa’nın güçlükler ile karşılaşmasına sebep olmuştur. Çünkü 1600 yıllara gelindiği zaman İstanbul şehrinin uygun olan yerleri önceki dönemlerde yapılmış olan külliyeler ile kaplıydı. Sonunda külliyenin yapımı için Ayasofya’nın karşısında ve güneyine düşen yer tercih edilerek burada bulunan konak ve köşkler yıktırılmıştır. Külliyenin geniş bir alana yayılan Atmeydanı’nın çevresine belirli bir düzen gözetilmeksizin yerleştirilmiştir. Bunlardan günümüze ulaşanların büyük bir bölümü daha sonra çevrelerine yapılan yeni yapılar arasında kalmıştır.

Külliyenin merkezinde yer alan caminin karşısında yer alan caminin karşısında yer alacağı Ayasofya kadar büyük ve görkemli olmasına çalışılmıştır. Sedefkar Mehmed Ağa Mimar Sinan’ın klasik cami planına ve dış mimarisine bağlı kalmışsa da iç mimariye önemli sayılabilecek yenilikler getirmiştir. Sultan Ahmed Camisi duvarlarla çevrili olan bir dış avlunun içinde yer almaktadır. İç avlusu yüksek tutularak külliyenin diğer yapılarına egemen olması sağlanmıştır. Caminin 64×72 metre boyutlarına sahip ibadet mekanı 43 metre yüksekliğinde ve 22 metre çapında büyük bir kubbe ile örtülmüştür. Dört tarafı yarım kubbeler ile çevrilen bu büyük kubbenin boş kalan dört köşesine de birer küçük kubbe oturtulmuş böylece tam bir merkezi plan oluşturulmuştur. Büyük kubbe 5 metre çapında yivli dört fil ayağı üzerinde oturur. Camiyi beş sıra olarak çevreleyen ve yuvarlak kemerli olan 260 pencere iç mekanın çok aydınlık olmasını sağlamıştır.

Caminin duvarları ikinci pencere sırasına kadar mavi rengin egemen olduğu İznik çinileri kaplanmıştır. Fil ayaklarının yarıdan fazlası ile kemerlerin pandandif adı verilen küresel üçgen biçimindeki yüzeylerin yarım kubbelerin ve büyük kubbenin içi de aynı şekilde mavi rengin egemen olduğu kalem işleri ile benzemiştir. Çiniler ile lale, sümbül, karanfil, kıvrık dal gibi çok çeşitli motifler bulunmaktadır. Çok sayıda pencerenin sağlamış olduğu aydınlık ortamda mavi rengin egemenliği caminin içine etkileyici bir görünüm kazandırmış, Avrupalıların camiye “mavi Cami” ismini vermesine sebep olmuştur.

Caminin mihrabı, minberi, hünkar mahfili de ayrı ayrı birer sanat eseridir. İçi çiçek motifli çiniler ile kaplı olan mihrap mermerden yapılmış, üzerinde servi motifleri bulunan sütuncuklar ile bezenmiştir.
Caminin mermer döşeli olan iç avlusu 26 sütun üzerine oturtulmuş 30 kubbe ile örtülü revakla çevrilidir. Avlunun ortasında altı sütunlu şadırvan bulunmaktadır. Şadırvanın sütunları karanfil ve lale motifleri ile bezenmiştir.
Dış avluda caminin güneydoğusuna denk gelen bölümünde bulunan hünkar kasrı bağımsız bir yapı olarak ele alınmıştır. O güne kadar hünkar kasrı camiye bitişik bir mekan olarak yapılırdı.
Caminin kuzeydoğu köşesinde ve Ayasofya yönünde medrese, I. Ahmed, annesi ve oğullarının yatmış olduğu türbe ile sıbyan mektebi bulunmaktadır.

Bir Cevap Yazın