Nasreddin Hoca kimdir?

nasreddin hocaNasreddin Hoca, birçok fıkraya konu olmuş, nesilden nesile aktarılan bu fıkralar ile her dönem popüler olmuş, Türk mizahının en önemli karakterlerinden biridir. Nasreddin Hoca, birçok kültür tarafından sahiplenilmiş bir figürdür. Orta Doğu ve Orta Asya’da birçok millet Nasreddin Hoca’ya dayalı bir mizah anlayışına sahiptir.

Nasreddin Hoca 1208 yılında, Eskişehir iline bağlı Sivrihisar ilçesinde bulunan Hortu köyünde dünyaya gelmiştir. Hortu köyünün imamı Abdullah Efendi’nin oğludur. 1236 yılından itibaren Konya iline bağlı Akşehir’de yaşamaya başlamıştır. 1284 yılında da burada vefat etmiştir. Akşehir’de Nasreddin Hoca türbesi bulunmaktadır.

Nasreddin Hoca birçok hikayenin, birçok fıkranın kahramanı olmuştur. Yazıya aktarılmış ilk Nasreddin Hoca hikayesi ise 1480 yılında Ebu’l Hayr Rumi tarafından kaleme alınmış olan Saltukname adlı eserde yer almaktadır.

Nasreddin Hoca, hiciv yolu ile insanlara doğru yolu gösteren, erdemli olmayı dolaylı yollarla da olsa teşvik eden, iyilikleri özendiren, kötülükleri yeren, güldüren, güldürürken düşündüren hikayeleri ile her döneme damgasını vurmuş ve bundan sonraki dönemlerde de popülaritesini koruyacak olan önemli bir karakterdir. Öyle ki günümüzde içinde Nasreddin Hoca geçen birçok hikaye artık kendisine ait olmayan, tasarlanarak sonradan oluşturulmuş türetme hikayeler şeklindedir. Verilmek istenen mesaj Nasreddin Hoca hikayesi içinde verildiğinde etkisi arttığından, bu yolun tercih edilmiş olması çok da tesadüfi değildir.

Nasreddin Hoca kıvrak zekanın en popüler temsilcilerinden biri olarak fıkraları birçok dile çevrilmiş edebi bir figürdür aynı zamanda. Sayısız Nasreddin Hoca fıkralarından biri ise şu şekildedir:

” BAK NASIL DA AKILLANDIN! Nasreddin Hoca yolculuk yapmaktadır. Mola verir ve bir hana girer. Aynı anda bir başka yolcu daha gelir ve ikisi de hancıdan yemek isterler. Hancı tek yemeğin bir adet balık olduğunu söyler ve isterlerse paylaşabileceklerini belirtir. Nasreddin Hoca hemen atılır ve “ben balığın başını yiyeceğim” der. Diğer yolcu merak eder. “Neden?” der. Nasreddin Hoca da başlar ballandıra ballandıra anlatmaya “Balık başı balığın en kıymetli yeridir. Yiyenin zekasını açar. Zihnini geliştirir. Balığın başını yiyen akıllanır. ” der. Diğer yolcu “Neden sen yiyormuşsun balığın başını hayır ben yiyeceğim” der. Nasreddin Hoca nazlanırmış gibi yapar ama itiraz etmez. Balık gelir başını diğer yolcu yer. Balığın geri kalanını ise Nasreddin Hoca afiyetle yer. Diğer yolcu huylanır “Eeee. sen balığın hepsini yedin doydun, ben başını yedim hiç doymadım aç kaldım” der. Nasreddin Hoca adama bakar “Bak nasıl da hemen akıllandın!” der.

Bir Cevap Yazın