Fütüvvet nedir?

Fütüvvet sözcüğü Arapça kökenli bir olup genel anlamı gençlik, delikanlılıktır. Delikanlı, genç adam manasına gelen “feta” kökünden türemiş olan bir sözcüktür. Buradan hareketle bu sözcüğe yüklenen mana , “feta” dan beklenen cömertlik, asalet,yiğitlik gibi önemli erdemlerdir. Fütüvvet teşkilatları ise, ilk olarak Arabistan Yarımadası’nda bu erdemleri yerine getirmeyi vazife haline getirmiş genç adamlar birliği olarak örgütlenmiş organizasyonlar şeklinde ortaya çıkmıştır.
ahi-futuvvet
Fütüvvet, yiğitlik anlamına mesleki bir organizasyon; meslek teşkilatı olarak gelmektedir. Tasavvufi yönü olan bir meslek teşkilatıdır. Kaynağı şundan kaynaklanmaktadır; Sufileri, tarikat erbabını, dervişleri, tekkeye devam eden müridleri genel olarak , bedavacılıkla itham etmişlerdir, oysa sufiler, kendi emeğini biçmek fikrinde olan kimseler olarak görülmektedir.

Fütüvvet”, fedakârlık, iyilik ve yardımda bulunmak, hoşgörü, insan severlik, nefsine söz geçirme, başkalarını kendine tercih etme gibi üstün bir takım ahlaki özelliklerin ismidir. Başkalarına iyilik ve yardım yapmayı amaç edinerek bu amaç uğurunda başına gelebilecek olan bütün zorluklara katlanmayı da ifade eden fütüvvet sözcüğü birçok gönül adamı tarafından şu dört ana esasta özetlenmiştir:

1- Güçlü olduğu zaman affetmek,
2- Gazap ve kızgınlık anında yumuşak davranmak,
3- Düşmanları hakkında bile iyi düşüncelere sahip olmak,
4- İhtiyacı olduğu zaman başkalarını kendine tercih etmek.
5- Kötülüğe iyilikle karşılık vermek,
6- Yaptığı işten karşılık beklememek,
7- Başkalarının kusurlarını bırakıp, kendi kusuruyla uğraşmak,
8- Şefkatli olmak, kerem sahibi olmak,
9- Zenginse, fakiri hiçbir sebeple hizmetinde kullanmamak,
10- Halka tenezzül etmemek, yüz suyu dökmemek,
11- Verenin de, alanın da Allah olduğunu bilmek,
12- Alçak gönüllü olmak, kendini beğenmişlikten kaçınmak,
13- Hiç kimseyi azarlamamak,
14- Sır saklamak,
15- Hizmette ve vermede ayırım yapmamak.

Fütüvvet teşkilatının kuruluşu Abbasiler dönemine şayandır. Siyasi gücünden sonra git gide dini gücünü kaybetmiş olan Abbasiler, en-Nasır Lidinillâh Ebû’l-Abbas Ahmed’in halifeliği zamanında (1180 – 1225) “Fütüvvet” teşkilatı vasutasıyla yeni bir atılım yapma imkanı bulmuştur. Annesi Türk olan Abbasi Halifesi en-Nasır Lidinillâh, bazı mutasavvıf bilginlerin etkisiyle, daha önce tepki gösterdiği “fütüvvet” teşkilatına girmiş ve kısa sürede bu teşkilatın en büyük öncüsü olmuştur. Halife en-Nasır Lidinillah, yalnızca sayıları son derece kalabalık olan ve bazen birbirleri ile çatışan inanç ve fikir topluluklarını “fütüvvet” teşkilatı içinde toplayıp, manevi gücünü sağlamakla yetinmemiş aynı zamanda bu teşkilatı siyasi emelleri için aracı yaparak, itaat ettirme hakkını tüm İslam dünyasına yayma başarısını da göstermiştir.. Fütüvvet teşkilatında, üyeleri arasında Sultan I. Alaeddin Keykubad ve Ebû Hafs Ömer es-Sühreverdî de bulunuyordu. Bir dönem ahilik Fütüvvet teşkilatının içinde örgütlenmişse de daha sonraları ayrı bir şekilde yapılanmış ve fütüvvet teşkilatı ortadan kalktıktan sonra da ahilik Anadolu’da varlığını devam ettirmiştir.

Ahilik sözcüğünün kökü “ahi” kelimesi olup, kaynağına ilişkin iki temel görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden birincisine görei Arapça “kardeşim” anlamına gelirken “ahi” kelimesi, diğer görüşe göre ise, “eli açık, cömert” anlamına gelen Türkçe “akı” kelimesidir. Türkçe’deki “akı” kelimesi bir k-h değişimi ile dilimize ahi olarak geçmiştir. Anadolu’da örgütlenen Ahilik Teşkilatları ile “ahilik ve fütüvvet kültürü” aşağıdaki “aşkın” manaları ulaşmıştır. Öyle ki bu felsefe ve bu kültür:benzer felsefe doğrultusunda gelişmiştir.
Fütüvvet ahlakına sahip olan insanlar, yaşadıkları toplumlarda hep denge unsuru olmuşlardır. Zayıfın ve mağdurun sürekli yanında yer almışlar, zalim ve zorbaya karşı tüm imkanlarını seferber etmişlerdir. Hakkı ayağa kaldırmış, haksızlığı düşman edinmişlerdir.

Anadolu’ya, Horasan’dan Orta Doğu’ya, Bağdat’a, Selçuklular ile Anadolu’ya gelmiş olan fütüvvet teşkilatı çok canlı olarak yaşamıştır. Kırşehir’de fütuvvetin piri olarak Ahi Evran bilinmektedir. Şehirde, yılda bir kez Ahî Evran merasimleri yapılmaktadır.Döneminde, bir insan ahiyse; varlıklı, zengin, itibarlı, yüksek mercilerde olduğu anlaşılmaktadır.

Bir Cevap Yazın