Doğu Türkistan’ın jeopolitik önemi nedir?

Türk Dünyası’na ait topraklar yaklaşık olarak 10.496.076 kilometre kareden ibarettir. Doğu Türkistan 1.828.418 kilometre kare genişliğe sahiptir. Burası, dünya Türklerinin en eski topraklarından birisidir. Doğu Türkistan’ın etrafında Altay Dağı, Tanrı Dağı, ve Koyunlu Dağı yer almaktadır. Ülkenin doğu tarafında ise kum çölü bulunmaktadır. Doğu Türkistan’da 320’den fazla nehir bulunmaktadır. Manas, Tarım Deryası, Ulungur, İli Irtiş, Karaşeher nehirleri en büyük nehirlerdir. Bölgede 100’den fazla göl yer almaktadır. Sayram Gölü, Buğda Gölü en büyük göllerdendir. Dünyanın büyük çöllerinden biri olan, Taklamakan Çölü ise yine burada yer almaktadır.
36
Türklerin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Doğu Türkistan’ı Türk Dünyası’nın diğer ülkelerinden ayırt etmek imkansızdır. Tarihi eserlerden Doğu Türkistan’ın milattan önce Saka (İskit) devletinin sınırları içinde olduğu bilinmektedir. Aynı şekilde, Hun Türkleri ve Büyük Göktürk İmparatorluğunun da sınırları içinde yer alan bir bölge olmuştur. Uygur’lar 744 yılında Orhun nehri kıyısındaki Ordubalık şehrinde bağımsız bir devlet kurdular. Bu devleti 840 yılında bir diğer Türk boyu Kırgızlar yıktı. 13 Uygur boyu Kaşgar, Beşbalık, Tanrı Dağının güneyi, Koça ve Hotan bölgesine göç ettiler.

Türk dünyası tarihinin en önemli devletlerinden biri de Karahanlılar’dır. Karahanlılar bugünkü Doğu ve Batı Türkistan’ı oluşturan genişlikte bir devletti. Karahanlılar 840 yılında kurulmuş 372 yıl gibi uzun bir süre hüküm sürdükten sonra 1212 yılında Karahitay devletinin akınlarıyla varlığını kaybetmiştir. Cengiz Han’da Uygurlar ve Karluklarla birlikte hareket ederek 1218 yılında Karahitay devletini yıkmıştır. Doğu Türkistan 1218 yılından 1679 yılına kadar Çağatay devleti adıyla idare edilmiştir.

1606 yılında bölgenin idaresi Çağatay hanedanından Emir İsmail’in eline geçmiş ve böylece Hocalar hanedanı dönemi başlamıştır. Çin her fırsatta bu bölgeye saldırmış ancak sonuç alamamıştır. Çin’de büyük bir devlet kurmuş olan Mançular 1754 yılında Doğu Türkistan’ı işgal etmiş 1862 yılına kadar hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Doğu Türkistan Türkleri defalarca yapılan Çin işgallerini kabullenememiş çok yakın bir süre içinde 42 defa isyan etmişler ve hepsinde de kanlı bir şekilde bastırılmışlardır. En sonunda 1863 yılında Mehmet Yakup Bey Kaşgar merkez olmak üzere bir devlet kurmayı başarmıştır. Ancak Rus destekli Çin kuvvetleri 1876 yılında Doğu Türkistan’ı işgal etmişlerdir.

Doğu Türkistan ; Kazakistan, Kırgızistan, Batı Türkistan , Tacikistan ile Pakistan , Hindistan, Kaşmir, Tibet, Moğolistan ve Çin’e komşudur. Doğu Türkistan’ın jeopolitik önemi bu yüzden son derece büyüktür. Bu ülkeler ile Doğu Türkistan’ın kara yolu bağlantısını sağlamak çok kolaydır. Doğu Türkistan Asya’nın tam ortasında olduğundan dolayı stratejik bir öneme sahiptir. Bilhassa Çin ağır savaş sanayisini bu bölgeye kurarak, batından gelebilecek tehlikelere kaşı önlem almayı almaktadır.

Kömür rezervi bakımından oldukça zengin olan Doğu Türkistan’ın kömür rezervi 1 trilyon 50 milyar ton olup, Çinliler 1949-1989 yılları arasında bunun yalnızca 250 milyon tonunun çıkarabilmiştir. Doğu Türkistan’da 66 altın yatağı olduğu tespit edilmiştir. Doğu Türkistan’ın güneyinde bulunan tarım havzasındaki petrol yataklarındaki rezerv 18 milyar ton olarak saptanmıştır.

1990’lı yılların sonlarına doğru ekonomik büyümesi iyiden iyiye artmış olan dünyanın en kalabalık nüfuslarından birine sahip olan Çin için Doğu Türkistan’ın ekonomik önem ve anlamı daha çok artmıştır. Öncelikle bölgedeki yeraltı kaynakları sürekli üretime odaklanan Çin sanayisine enerji sağlayan kaynaklardan biri olması açısından özel öneme sahiptir. Bunun yanı sıra her ne kadar Çin ticaretinin büyük bir bölümünü ekonomik açılımın sağlandığı güney bölgelerinde yapmaya çalışsa da bilhassa Orta Asya Cumhuriyetleri’nin bağımsızlığını ilan etmesinden sonra bu bölgede ortaya çıkan yeni pazarlar ve bu ülkelerde var olan doğal gaz ve petrol yatakları enerji konusunda 1993 yılından itibaren dışa bağımlı olmaya başlayan ve Ortadoğu’daki kaynaklara hâkimiyet açısından geç kaldığını düşünen Çin için kritik bir hal almıştır.

Çin’in Orta Asya’ya daha fazla nüfuz elde etmek için inşa ettiği otoyollar, demiryolları ve boru hatlarının hepsi Doğu Türkistan’dan geçmektedir. Doğu Türkistan’ın bu dönemde jeopolitik olarak sahip olduğu anlam çok daha büyüktür. Zira bu bölgenin Çin topraklarına dâhil olmaması halinde Çin’in batı ile tüm ulaşımı ya Rusya ya da Hindistan üzerinden yapılmak zorunda kalacaktı. Çin bu dönemde Orta Asya’yı ekonomik yönden kendine bağımlı hale getirirken demografik ve yatırım hamleleri ile bu bölgedeki nüfuzunu da geliştirmeye başladı. Ancak bu gelişmeler yaşanırken Uygurlara karşı ekonomik kalkınma yerine ayrımcılık ve marjinalleştirici politikalar takip edilmiştir. Bu yıllarda Doğu Türkistan’da uygulanan kalkınma programları bölgede Uygurların aleyhine etnik gruplar arasındaki gelir eşitsizliğini daha fazla derinleştirirken bir demografik asimilasyon girişimini de beraberinde getirmiştir.

Bir Cevap Yazın