Abdülbaki Gölpınarlı kimdir?

Abdülbaki Gölpınarlı 12 Ocak 1900, İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mustafa İzzet Baki’dir. Ailesi Azerbaycan’dan göç eden Gölpınarlı’nın ataları Kafkas kökenli Vubh veya Ubıhlardır. Mevlevi tarikatı üyelerinden gazeteci Ahmed Agah Efendi’nin oğlu olan Gölpınarlı Menbaü’l-İrfan İdadisinin rüştiye kısmında ve Gelenbevi İdadisinde eğitim gördü. Gölpınarlı Gelenbevî İdadisinin son sınıfındayken babasını kaybetti. Tahsiline ara vererek çalışmaya başladı. İstanbul Vezneciler’de kitapçılıkla uğraştı. Bir arkadaşının davetine uyarak 1918 yılında Çorum’un Alaca ilçesindeki Menbâ-i İrfân İptidâî Mektebinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı.
agölpınarlı
1922 yılında tekrar İstanbul’a dönen yazar, sınavla son sınıfına girdiği İstanbul Erkek Muallim Mektebi’ni, ardından da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü, Profesör Köprülüzâde Mehmet Fuat Bey’in nezaretinde hazırladığı “Melâmilik ve Melâmiler” adlı mezuniyet tezi ile bitirmeyi başardı. 1927 yılında İstanbul Erkek Muallim Mektebini ve 1930 yılında da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesin’den mezun oldu. Konya, Kayseri, Balıkesir, Kastamonu, Haydarpaşa liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine Farsça okutmanı olarak tayin edildi. Burada doktorasını veren Gölpınarlı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde metinler şerhi okuttu. Daha sonra doçentliğe yükseldi. İ.Ü. Edebiyat Fakültesine geçerek İslâm-Türk tasavvuf tarihi okutmaya başlayan yazar 142. maddeden tutuklandı. Beraat ettikten sonra üniversiteye geri döndü. 1949 yılında emekliye ayrıldı. 25 Ağustos 1982 tarihinde İstanbul’da öldü.
Divan şiiri, tasavvuf, tarikatlar ve mezhepler üzerine yaptığı kapsamlı çalışmalarla tanınan edebiyat tarihçisi yazar Abdülbaki Gölpınarlı 25 Ağustos’ta İstanbul’da öldü; Üsküdar’da Seyidahmetderesi’ndeki aile mezarlığına gömüldü. Gelenbevi İdadisi’nin son sınıfındayken babasını kaybedince öğrenimini yarım bırakıp Vezneciler’de kitapçılık, Çorum’un Alaca ilçesinde ilkokul öğretmenliği yaptı.1922’de İstanbul’a döndü, sınavla son sınıfına girdiği İstanbul Erkek Muallim Mektebi’ni, ardından da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. (1930). Konya, Kayseri, Balıkeseir, Kastamonu liseleriyle İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Farsça okutmanlığı yaptı. Doktorasını verdikten sonra aynı fakültede Metinler Şerhi okuttu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde İslam-Türk Tsavvuf Tarihi ve Edebiyatı dersleri verdi. Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde İslam-Türk tasavvuf tarihi ve edebiyatı okuturken (1945) Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı, 10 ay hapis yattıktan sonra aklandı ve yeniden görevine döndü. 1949’da kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.

1931 yılında Melâmilik ve Melâmiler adlı yapıtıyla tanınmaya başlayan Abdülbaki Gölpınarlı, Türkiyat Mecmuası, Şarkiyat Mecmuası, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası’nın yanı sıra çeşitli dergi ve gazetelerde bilimsel makaleler yayımladı; İslam Ansiklopedisi ile Türk Ansiklopedisi’nin çeşitli maddelerini yazdı. Küçük yaşta babasının etkisiyle benimsediği Mevlevilik, tasavvuf ve tarikatlar konusundaki özgün çalışmalarıyla bu alanda kendisini geliştirdi.

1933’de Kaygusuz-Vizeli Alâeddin, 1936 yılında doktora tezi olarak hazırladığı Yunus Emre, Hayatı, Sanatı, Şiirleri’ni, 1941’de Yunus Emre ile Âşık Paşa ve Yunus’un Batıniliği ve1943 yılında Pir Sultan Abdal adlı çalışmalarını okuyucuları ile buluşturdu. Gölpınarlı, 1941 yılında Mevlana Celaleddin Rumi’nin Mesnevi’sini (1941-46, 6 cilt) Türkçeye çevirdi. 1943 yılında da Yunus Emre Divanı’nı ( 2 cilt) yayıma hazırladı.
Gölpınarlı’nun 1948 yılında Fuzuli Divanı ve 1951 yılında da Nedim Divanı gibi önemli yapıtları yayıma hazırladı. Yine 1951’de Mevlana Celaleddin, 1953’de Mevlana’dan sonra Mevlevilik, 1963 yılında Mevlevi Âdap ve Erkânı ve 1973’de Mesnevi Şerhi’nde (6 cilt) Mevleviliğin dünya görüşünü kaleme aldı.

Abdülbaki Gölpınarlı daha sonra Menâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Veli (1958), İmam-ı Ali Buyruğu (1958), Hz. Muhammed ve Hadisleri (1962), Alevî, Bektaşî Nefesleri (1963), Rubailer (Mevlâna’dan, 1964), Meclis-i Sab’a (Mevlâna’dan, 1965), Caferî Mezhebi Esasları (1966), Hâfız Divanı (1968), Hüsn ü Aşk (Şeyh Galib’den, 1968), 100 Soruda Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar (1969), 100 Soruda Tasavvuf (1969), Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi (1972), Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (1977) gibi geniş kapsamlı çalışmalara imza attı. Ayrıca Kaygusuz Abdal-Hayatı-Kul Himmet (1953), Şeyh Galip, Hayatı, Sanatı, Şiirleri (1953), Nesimî-Usulî-Ruhî (1953), Nailî-i Kadim, Hayatı, Sanatı, Şiirleri (1953), Divan Şiiri (1954-55, 4 kitap), Oniki İmam (1958), Yunus Emre ve Tasavvuf (1961), Nasreddin Hoca (1961), Yunus Emre, Risâlat al-Nushiyye ve Divan (1965), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin (1966), Sosyal Açıdan İslâm Tarihi (1969), Konya Mevlâna Müzesi Yazmaları Kataloğu (3 cilt, 1967-1971), Türk Tasavvuf Antolojisi (1971), Nehcü’l-Belaga Terceme ve Şerhi (1972), Gülşen-i Raz Şerhi (1972), Maarif (Tirmizî’den, 1973), Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (1978), Hz. Muhammed ve İslam (1969), Şeyh Galip, Seçmeler (1971), Hurufilik Metinleri Katalogu (1973), Hayyam ve Rubaileri (1973), Müminlerin Emiri Hz. Ali (1978), Tarih Boyunca İslâm Mezhepleri ve Şiilik (1979)Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik (1979) adlı önemli çalışmaları edebiyat severlerle buluşturdu. Abdülbaki Gölpınarlı 1955 yılında bir Kuran çevirisi de hazırladı.

Bir Cevap Yazın