Sofizm nedir?

Günümüz felsefesinin en önemli yapı taşı olarak kabul edilen Antik Yunan felsefesinde öne çıkan akımlardan biri olan Sofizm, M.Ö. 5. yüzyıldan bu yana felsefede kullanılan bir deyimdir. Bilgicilik olarak da isimlendirilen Sofizm, bu dönemde Antik Yunan coğrafyasında “para karşılığında” felsefe eğitimi veren gezgin filozofların ortaya çıkarttığı bir akımdır. Sofizm günümüze dek bilgi öğreten, bilge olmayı tercih etme ve konuşma sanatı gibi birçok farklı anlamda kullanılmıştır. Bilgicilik akımının genel olarak Antik Yunan toplumu üzerinde hakim olmaya başladığı bu dönemin en önemli düşünürü ise Thales’tir.

Thales ile başlayan eleştirel tutum devam eden dönemde de devam etmiş ve Sofizm akımını benimseyen düşünürler, o zamana kadar ortaya atılan tüm felsefi iddiaları sonuna kadar eleştirmiştir. Doğa ilimleri hakkında oldukça sınırlı bir bilgiye sahip olan dönem insanı, varlık felsefesinin temel sorularından olan “varlığın temeli” sorusu karşısında çaresiz durumdaydı. Varlığın temelini oluşturan unsurlar ile ilgili dönem düşünürlerinin bazıları metafiziksel yorumlar yaparken, bazıları da gerçek-fantezi karışımı hikayelere başvuruyordu. Sofizm akımı ise tüm bunların yaşandığı dönemde insanın önce kendisini incelemesi gerektiğini savunmuştur.

Thales sonrası daha da yaygınlaşan Sofizm akımının önemli isimlerinden biri olan Protagoras, insanı her şeyin temel ölçüsü olarak tanımlamıştır. Protagoras ayrıca teorik olarak insanoğlunun kendisi ve evrenle ilgili aradığı cevapların yalnızca bir merak unsuru değil, insana pratik hayatta yarar sağlayan bir unsur olması gerektiğini de söylemiştir. Dünyayı tanımak için büyük çabalar içine girip herhangi bir bilgi edinememektense, dönemin Sofistleri idealist tutumlarını sürdürmeyi seçmiştir. Sofistlerin takındığı bu tutum daha sonraları felsefe bilimini adeta “güzel ve şaşalı sözler söyleme sanatı” haline dönüştürmüş olmasına rağmen idealizm çizgisinde gelişen yeni düşüncelere de kaynak sağlamıştır.

Sofizm ortaya çıktığı dönemde idealist tutumu ile birçok insanın ilgisini çekse de, özellikle Aristotales ve Platon’dan sonra “bilinçli yanlış yönlendirme” olarak dahi tanımlanmıştır. Sofizm akımının “yanıltma amacıyla tasarlanan düşünceler” olarak adlandırılmasının en önemli nedeni, insanın kendisini hedef aldığı için düşüncelerinin de insan davranışları üzerine geliştirilmiş olmasıdır. Sofistler karşısındaki insanı kasıtlı olarak yanlış yönlendirmeye çalışmasa da, mevcut sorundan tamamen farklı yeni bir soru çıkartarak kişinin ilgisinin 180 derece değişmesini sağlayabilir. Özellikle “eksik tümevarım”, sofistlerin kullandığı ve soruya yeni bir soru ile cevap verdiği bir yöntem olarak tanınmıştır. Kısacası bu durum bir kandırmaca değil, popüler kültürde “Mentalist” olarak adlandırılan insanların yaptığına benzer şekilde “kasıtlı yönlendirmedir”.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın