Yaşama hakkı nedir?

İnsan olarak dünyaya gelen her canlının “doğumdan gelen” en temel haklarından biri olan yaşama hakkı, kişinin varlığının devam etmesini güvence altına alan tüm şartlar için kullanılan bir kavramdır. 1950 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde 2. Madde olarak tanımlanan yaşama hakkı, her insanın yaşam hakkının anayasa ile korunacağının taahhütlünü vermiştir. Ancak yaşam hakkının söz konusu olması için kişinin vatandaşı olduğu ülkenin anayasalarında tanımlanan “ölüm cezasına” çarptırılmamış olması gerekir. Zira Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yaşam hakkını tanımlarken, kişinin işlediği bir suçtan ötürü yargılanması ve mahkemenin anayasanın hükümlerine dayanarak kişiyi ölüm cezasıyla cezalandırması halinde bu hakkında ortadan kalkacağını ifade etmiştir. Kişinin tabi olduğu anayasada belirtilen ölüm cezasına çarptırılması dışındaki tüm hallerde yaşam hakkı geçerli olmakta, bu da kimsenin kimseyi “kasten” öldüremeyeceği manasına gelmektedir.

Yasa ile her insanın yaşam hakkının korunma altına alınması manasına gelen yaşama hakkı, “kuvvet kullanmanın zorunluluk haline geldiği durumlarda” da ortadan kalkabilir. Kuvvete başvurmanın zorunluluk haline gelmesi ve yaşam hakkının ortadan kalkarak öldürme eyleminin meşru olabilmesi için gerekli olan şartlar; yasadışı şiddete maruz kalan bir kişinin korunması, usullere uygun bir biçimde yakalanan kişinin kaçmasını engellemek, usullere uygun bir biçimde bir kişiyi yakalamak, isyan ve ayaklanmaların “yasaya uygun bir biçimde” bastırılmasıdır. Bu şartların olması halinde kuvvete başvurulması bir zorunluluk halini almış olarak kabul edilmekte ve öldürme eyleminin gerçekleştirilmesi ile yaşam hakkı yasası ihlal edilmemiş sayılmaktadır. Ancak bahsi geçen şartlarda da yaşam hakkının ortadan kalkması her zaman yasaya uyulması ya da uyulmaması ile ilgilidir.

Yaşam hakkının ortadan kalkması yani öldürme eyleminin yasa ihlali sayılmamasında da yasa her zaman devrededir. Zira herhangi bir kişinin “yasadışı bir biçimde” şiddete maruz kalması söz konusu ise yapılan öldürme eylemi yaşam hakkı yasasının ihlal edilmesi olarak kabul edilmez. Bu da yasal olarak şiddet uygulanmasının meşru olabileceğini, bu tür durumlarda yasadan aldığı güçle şiddet uygulayan kişileri durdurmak için yaşam hakkı yasasının ihlal edilemeyeceğini gösterir. Ayrıca halk ayaklanmaları, lokal ya da genel isyanlarda kolluk kuvvetlerinin “yasaya uygun bir şekilde” bastırmak amacıyla da yaşama hakkını ihlal etmesi mümkündür. Kolluk kuvvetleri bu tür ayaklanma ve isyanların bastırılması için yaşam hakkı yasasını ihlal etme hakkına sahip olabilir.

Bir Cevap Yazın