Türkçülük nedir?

Yaygın bir biçimde Rusya kökenli bir akım olan Turancılıkla bağdaştırılan ve çoğu zamanda yanlış bir şekilde karıştırılan Türkçülük, Pan-Türkizm adıyla da bilinen daha farklı bir görüştür. Dünya üzerinde yaşayan Türk halklarının birlik içerisinde ve daha da önemlisi “özgür” bir biçimde yaşaması fikrini savunan Türkçülük akımı, siyasi yapısı haricinde son derece geniş kültürel bir yapıya da sahiptir. Tüm bunların ötesinde Türkçülük fikrinin özünde din felsefesi çevresinde şekillenmiş bazı akımlar da olduğundan, Türkçülük akımının siyasi ve kültürel olduğu kadar dini bir görüş olduğunu söylemek de mümkündür.

1905 Rusya Devrimi ile yüksek sesle söylenmeye başlanan Turancılık akımının zaman içerisinde boyut değiştirerek daha farklı bir şekilde yorumlandığı Türkçülük, yapısal anlamda farklı bir boyut kazanmıştır. Ancak Türkçülük akımının diğer adı olan Pan-Türkizm’in de adını, Çarlık Rusya döneminde Rusya coğrafyasında yaşayan aydınlarının ortaya attığı Panslavizm’e benzetilerek konulduğu da bir gerçektir. Panslavizm Rusya’da yaşayan Slav halklarının bir bütün olarak tek bayrak altında toplanmasını savunurken, Türkçülük de benzer yapılı bir sistematiğe sahiptir.

Birçok tarihçiye göre Türkçülük akımlarının tarihi, 16. yüzyıldaki Osmanlı Dönemi’ne kadar gider ve özellikle Sokullu Mehmet Paşa’nın Rusya’nın en meşhur nehri olan Volga’yı birleştirme fikrine dayandırılır. Osmanlı Devleti Hazar Denizi’ne doğrudan bir deniz yolu açarak Asya Türklerine ulaşmayı hedeflemekteydi. Böylece ilk Türkçülük adımlarının atıldığını söyleyen tarihçiler, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti öncesi dönemde de Osmanlı karşıtı görüşlerin de bu akımın gelişmesinde etkili olduğunu söylemektedir.

1911 yılında kurulan ve Orta Aysa Türklerinin siyasal birliği fikrini savunan Türk Yurdu Cemiyeti, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Türkçülük fikrini yüksek sesle söyleyen gruplar arasındadır. Bazı tarihçilere göre sonraki yıl kurulan Türk Ocağı’nın, günümüz Türkçülüğünün başlangıç noktasıdır. Turancı hareketi de içerisinde barındıran Türk Ocağı, 1930 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde oldukça etkili bir siyasi ve düşünce merkezi olarak faaliyet verdi. Türk Ocağı’nın kurucuları arasında Zeki Velidi ve Reşit Galip gibi isimlerin haricinde, ünlü Türk aydını Halide Edip Adıvar’da bulunmaktadır.

Demokrat Parti sonrasındaki dönemde Mareşal Fevzi Çakmak liderliğinde kurulan Millet Partisi, birçok Türkçü düşünceye sahip kişiyi bir araya toplamış ve düşüncelerin daha kapsamlı bir şekilde gelişmesini sağlamıştır.

 

Bir Cevap Yazın