Telgraf nedir?

Telgraf modern manadaki telekomünikasyonun temelini oluşturan en eski araçtır. Elektrikli telgrafa dair ilk girişimleri İngiliz bilim insanı Sir Charles Wheatstone başlatmış olmak ile beraber , ilk gerçek ve başarılı telgrafı 1830 yılında ABD’li mucit Samuel Morse geliştirmiştir.

Elektrikli telgraf , elektrik ile manyetizmanın beraber ilk uygulaması olarak kabul edilmektedir. Telgrafta bir elektrik kaynağından mesela, bir pilden elde edilen elektrik akımı kesikli şekilde yani “vuru” lar halinde bir kablo aracılığı ile uzağa iletilir. Vurular gönderen kişinin bir elektrik anahtarını açıp kapatması ile sağlanır. Bu kesikli elektrik akımı alıcı taraftaki elektromıknatısın bir kalemi çekip bırakmasına sebep olmaktadır. Hareketli kalem de döner bir kağıt şeridin üzerinde kısa ve uzun çizgilerden meydana gelen izler bırakır. Bunlar kodlanmış yani her biri bir harfe karşılık gelen çizgi düzenleridir. Bu gaye ile kullanılan ilk kodlama düzenine mors alfabesi adı verilmiştir.
1900’lü yılların hemen başında İtalyan mucit Guglielmo Marconi’nin radyoyu bulması ile elektrikli telgrafta kullanılan elektromıknatıslı alıcı düzeneği kolayca telsiz telgrafa uygulanmıştır. Telsiz telgrafta artık alıcı ile verici arasında kablo hattının kurumasına gerek kalmadı ve böylece kara ile açık denizdeki gemiler arasında haberleşme imkanı ortaya çıkmıştır.

Uzun yıllar belirli bir yönde bir defada ancak tek bir mesaj gönderilebilir ya da alınabilirdi. Aynı anda birden çok mesajın karşılıklı iletilmesini sağlayan çoklu elektrik devreleri 19. Asrın ikinci yarısında ortaya çıktı. 1872 yılında Fransız mucit Jean-Maurice-Emile Baudot aynı hat üzerindeyken çok sayıda mesajın iletilmesini mümkün hale getiren ve zaman bölüşümlü çoklu devre adı verilen bir dağıtıcı sistem geliştirmiştir.

Baudot’un sisteminde gönderici ve alıcı uçlara yazı makinesine benzer birer yazıcı aygıt bağlanmıştı. Gönderici mesajını bu yazıcı ile yazıyor ve bunun neticesinde meydana gelen elektrik vurularının etkisi ile alıcı makinenin klavyesindeki tuşlar çalışmaya başlıyordu. Baudot’un geliştirmiş olduğu makinenin haberleşme alanında yeni bir çığır açmış olmasının sebebi , her mesajın karakterlerinin tek tek ve belli bir sayı ile gönderilebilmesini ve aynı anda alıcılara aktarılmasını sağlaması idi. Bu makineyi kullananlar aynı hat üzerinden birbirlerine istedikleri mesajı iletmek imkanına kavuştular.

Baudot’un sisteminde her karakter “akım var” ve “akım yok” şeklindeki eşit süreli elektrik vurularından meydana gelen beş birimli bir koda çevriliyordu. Klavyedeki tuşa basıldığında harekete geçen beşli kodlama çubuğu basılan tuşa karşılık gelen kodu belirliyor, bu kod alıcı makineye ulaşıyor ve buradaki klavyenin aynı tuşunu hareket ettiriyordu. Baudot kodu bugünde kullanılıyor olmakla birlikte yerini büyük ölçüde Bilgi Alışverişi İçin Standart Amerikan Kodu adı verilen ve İngilizce karşılığının baş harfleri uyarınca ASCII kısaltması ile gösterilmekte olan kod sistemine bırakılmıştır.

Baudot’un sistemi telem ya da teletip yazı makinesi adı da verilen teleprinterlerin ilk örneği olmuştur. İlk telgraf makinelerine kağıt bobinler ve klavye takılarak bu aygıtlardan borsa haberlerinin aktarılmasında yaralanılmıştır. 19. asrın sonları ile 20. asrın başlarında teleprinterler İngiliz Donald Murray ve Frederick Creed ile ABD’li Charles Krumm’ın çalışmaları neticesinde büyük ölçüde geliştirilmiştir. Teleprinterler günümüzde iş dünyasında önemli bir rol oynamaktadır. Pek çok uluslar arası şirketin bürosunda gelişmiş ve hızlı teleprinterler vardır.

Bir Cevap Yazın