Siyaset ve İslam arasında bir ilişki var mıdır?

İslam dini diğer dinlerden farklı olarak, insanın hayatının her noktasını nizam ve intizam içerisine sokmuştur. Bunun sebebi, insanı yeryüzünde bir halife olarak görmesi ve ona her alanda en güzel olanı göstermek istemesidir. Bu nedenle İslam, insanın tabiatla ilişkisini, insanın insanla ilişkisini, insanın yaratıcısıyla olan ilişkisini düzenleyerek, beşerin din hakkında veya hayat hakkında aklına irat edilecek soruları cevaplamıştır.

Buna göre İslam batıl ve aslını yitirmiş dinler gibi sadece yaratıcıyla olan ilişkiyi düzenleyip, dünya hayatını askıya alarak sapıklığa insanın uğramasını sağlayan sistemleri geride bırakmıştır. Bugün Avrupa ve birçok batı ülkesinde İslam ile olan ilişkinin sebebi, hayatın her noktasında insanın boşluğa düşmesine asla müsaade etmemiş olmasıdır.yorum

Böyle bir İslam dini, hayatın bir gerçeği olan siyaset sahnesinde de kendisine yer bulmuş ve asla ondan ayrılmaz bir parça olduğunu kesin nas ile insanlığa sunmuştur. Bu durum da Müslüman bir kimse, siyaset arenasında İslam kanunlarını uygulamak ve icra etmekle mükelleftir. Zamanımızda laiklik furyası dolaysıyla bu mümkün olmasa da, İslam düşünüldüğünde siyasete, devlet idaresine, kanunların düzenine etki edecek tek kurum İslami kanunlar ve görüşlerdir.

Laiklik devletin dinden ayrı bir şekilde idare edilmesi, dini kanun ve görüşlerin idareye karıştırılmaması, her din ve düşünceye aynı eşitlikte uzak durması anlamına geliyor. Laiklik batı toplumlarının icadı olarak karşımıza çıkmıştır. Bunun çıkmasının sebebi hikmeti, orta çağ karanlığının tahrif olmuş ve aslını yitirmiş Hıristiyanlık doğmalarından kaynaklanmasıydı. Burada dikkat edilecek husus, tahrif olmuş bir dinin Allah’ın kanunlarıyla alakalı olmaması, beşeri bir düzen tesis etmesidir. Ancak bunun yaşattığı karanlık dönem batıda laiklik kurumunun doğmasıyla Hıristiyanlık dininin sistemden uzaklaştırılmasını sağlamıştır.

İslam dininin buyrukları ise, doğu toplumuna karanlığı değil aydınlığı getirerek onun gelişmesini ve güçlü olmasını sağlamıştır. Ancak batı kendi karşısında bir rakip görmemek adına, laiklik furyasını doğu toplumlarına, bizzat da Osmanlı Devleti içerisine sokarak, güçlü bir doğunun değil, inanç yapıları farklı, birbirinden bölünmüş bir coğrafya meydana getirmiştir. Bugün de İslam dininin hüküm sürdüğü ama yönetimlerinde İslami hikmetlere sahip olmayan idarecilerin bulunduğu ülkeler, bugünün laiklik savunucularına İslam devlet nizamının uygulanamaz aşağılık sistem olduğunu göstermek için bir mesnet olarak bırakılmıştır. Çünkü bu ülkeler gelişememiş, ilerleyememiş ve İslam yönetimin olduğu iddia edilen ülkelerdir.

İslam dininin yönetim idaresinin gerçeklerini anlamak adına Osmanlı ve doğduğu zamanda getirmiş olduğu aydınlığa hakikat nazarıyla bakmak yeterdir.

Bir Cevap Yazın