Serotonin nedir?

Bilimadamlarının uzun araştırmalar sonucunda serotonin adı verilen nörotransmitterin sentezi ve etkileri üzerine bilgi sahibi olmuştur. Beynin karmaşık yapısını anlamak üzerine yapılan tıbbi araştırmaların önemli bir bölümünü oluşturan serotonin sentezi, vücutta birçok farklı işlevin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Beynin serotonin adı verilen bu kimyasalı salgılaması ile birlikte kan damarları kasılma eğilimi gösterir ve sonuç olarak damarlar daralma görülür. Kandaki serotonin seviyesinin azalması ile birlikte gevşeyerek genişlemeye başlayan kan damarları, serotoninin yeniden salgılanması ile tekrar daralır. Özellikle modern tıbbın tüm imkanlarına rağmen gelişim nedenleri tam olarak anlaşılmayan ve bu nedenle de kesin tedavisi çok güç olan migren rahatsızlığına bağlı olarak gelişen ataklar, kandaki serotonin seviyesinin çok yüksek olduğu durumlardandır.

Yorgunluk, ışık, kimyasal içerikli ilaçlar, besinler, stres ve yorgunluk gibi pek çok bileşen, beyinden salgılanan serotonin düzeyi üzerine doğrudan etkilidir. Birçok farklı faktörün serotonin seviyesi üzerinde etkili olması, gün içerisinde kanda farklı seviyelerde serotonin bulunmasına neden olur. Bilimadamlarının yaptığı araştırmalar özellikle stres ve düşük kan şekerinin kandaki serotonin seviyesini düşürdüğünü ortaya çıkarmıştır. Yüksek oksijen alımı ise tam ters etki yaparak, kandaki serotonin seviyesinin yükselmesine ve böylece kan damarlarının daralmasına neden olur.

İnsanların gün içinde tükettiği gıdalar da beyinden salgılanan serotonin üzerinde doğrudan etkilidir. İçerisinde aminler ve amino asitler bulunan gıdaların kandaki serotonin seviyesini yükseltmektedir. Yapılan araştırmalarda peynir, mandalina, domates, portakal ve çikolata gibi içerisinde aminlerin yer aldığı gıdaların tüketilmesi halinde serotonin seviyesinin yükseldiği görülmüştür. Aynı şekilde süt ve hindi eti gibi içinde amino asit bulunan besinler de kandaki serotonin seviyesini yükseltir. Gıdalar haricinde insan vücudunda salgılanan çeşitli hormonlar da serotonin üzerinde etkilidir. Kadınlık hormonu olarak bilinen Östrojen ile serotonin düzeyi arasında doğru orantı olduğu bilinmektedir. Yani vücuttaki östrojen hormonunun artması durumunda kandaki serotonin seviyesi de yükselmektedir.

Kadınların yaradılış itibarıyla özel bir vücut yapısına sahip olması, adet düzenleri esnasında vücutlarında birçok farklı kimyasal bileşenin etkileşime girmesine neden olur. Yapılan araştırmalar, kadınların adet görmeye başlamasıyla birlikte östrojen hormonunda azalma olduğunu ve bunun da sonucu olarak kandaki serotonin seviyesinin azalarak kan damarlarının genişlemesine neden olduğunu göstermiştir. Birçok kadının adet döneminde migren benzeri şiddetli baş ağrısı yaşamasının nedeni de, östrojen hormonunun düşmesine bağlı olarak azalan serotonin seviyesinin kan damarlarını genişletmesidir. Serotonin tüm bunların dışında bronş kaslarının uyarılması, depresyon gelişimi ve daha birçok farklı konuda da doğrudan etkili bir kimyasaldır.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın