Ruhi Su kimdir?

Halk türkülerini düzgün söyleyişi ile, kalın ve tok sesi ile sazı farklı bir tavır ile çalmasıyla tanınmış olan Ruhi Su,halk müziği geleneğinin yanı sıra batının şan tekniğinden de faydalanmıştır.
Gerçek adı Mehmet olan Ruhi Su,Van’da dünyaya gelmiştir.
ruhi-su-290x160
Birinci Dünya Savaşı’nın yıkımı içinde kaybetmiş olduğu anne ve babasını hiç tanımamıştır. Çok küçük yaşta Adana’ya giderek yoksul bir ailenin yanında yaşamaya başlamıştır. Fransızlar ve İngilizler Adana’yı işgal edince birçok aile gibi Mehmet’in yanında yaşadığı ailede işgalin beraberinde getirmiş olduğu sorunlara dayanamayarak Toroslar’a sığınmışlardır. Uzun süre oradan orya göç etmişlerdir. Kurtuluş savaşı sona erince aile yeniden oradan oraya göç etmek zorunda kalmışlardır. Kurtuluş Savaşı sona erince Adana’ya dönmüştür. Bu arada Mehmet, amcası sandığı aile reisinin gerçekte amcası olmadığını öğrendi.
Ailenin Adana’ya dönüşünden hemen sonra Adana Öksüzler Yurdu’na yazılmıştır. Burada müzikle yakından ilgilenmeye başlanmıştır. Keman çalmayı öğrenmiştir. Öksüz yurtlarını bitiren tüm öğrencilerin zorunlu olarak askeri okullara gönderilmesi uygulaması gereğince İstanbul’da askeri liseye gitmiştir. Bu arada Adana’da onu muayene eden askeri hekim adının yanına bir isim daha almasını söylemiştir. Böylece ismine Ruhi’yi de eklemiştir.

Ankara’ya gidi,p müzik öğrenimi görmeyi amaçlayan Ruhi Su, askeri liseyi bırakmıştır. Ama hedefine ulaşamadığı için Adana’ya dönerek ortaöğrenimini orada tamamlamıştır. Ardından Ankara müzik öğretmen okuluna girerek 1936 yılında öğretmen olmuştur. Bir süre Riyaseticumhur Filarmoni Orkestrası’nda kemancı olarak çalışmıştır. Ama daha sonradan şan çalışmaya başlamıştır. Aynı sene Ankara Devlet Konservatuvarı ‘nda yeniden açılmış olan opera bölümüne kabul edilen Ruhi Su 1942 yılında mezun olunca Ankara Devlet Opera’sında göreve başlamıştır. 1943-1945 yılları arasında radyoda türküler seslendirmiştir. 1952 yılında siyasal sebeplerden dolayı yargılanarak 5 yıl süre ile tutuklu kalmıştır. Bu dönemde evlenen Ruhi Su, tutukluk döneminden sonra uzun bir işsizlik sorunu yaşamıştır. İstanbul’a yerleşerek çeşitli kulüp ve gazinolarda türküler söyleyerek yaşamını devam ettirmeye çalışmıştır. Bir taraftan da müzik çalışmalarına devam etmiştir. Anadolu’nun çeşitli yörelerinden bir çok türkü derlemiştir. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Veli ve Nazım Hikmet gibi şairlerin şiirlerinden ve kendi şiirlerinden besteler yapmıştır. 1962 yılından sonra Ruhi Su türküler ile ilgili çalışmalarını plaklarda toplamıştır. Bu plaklarda Köroğlu’nu Pir Sultan Abdalı, semahları ve zeybekleri dile getirmiştir. Birkaç defa yurt dışına çıkarak İngiltere, Almanya, Hollanda, İsveç, Avustralya ve Bulgaristan’ da konserler vermiştir. 1980’li yılların başında hastalanan Ruhi Su kendisine pasaport verilmediğinden dolayı tedavi olmak için yurt dışına gidememiştir. Geleneksel türküleri yerel üslup özellikleri ile söylemeyi taklitçilik olarak kabul eden Ruhi Su bu durumun ulusal düzeyde ortak bir müzik diline ulaşılmasını engelleyeceğini ileri sürmüştür. Halk müziğinin önde gelen isimlerinden biri olan Ruhi Su’ya göre halk müziği yaşamakta olan bir varlık gibi her an değişen, yeniden doğmakta olan bir sanattır. Halk türkülerinin çağdaş bir yoruma ulaşması bu türkülerin ancak batının şan tekniğinden yararlanarak söylenmesiyle gerçekleşebilirdi.

Derlenip yayınlaşmış kitap ve notaların bir türkünün bütün incelik ve özelliklerini yansıtmada yeterli olamayacağını savunmuştur. Bu nedenden dolayı Anadolu’yu dolaşarak o türküleri söyleyenleri bulmuş ve derlediği türküleri yorumlarken ezginin ana çizgisini korumuştur.

Bir Cevap Yazın