Preveze Deniz Savaşı nedir?

1538 yılının kış ve bahar aylarını, Kaptan-ı Derya Hayreddin Paşa, Osmanlı padişahı Kanunî Sultan Süleyman’ın isteği üzerine İstanbul’da kalarak yeni ve güçlü bir donanmanın oluşturulması için çalışmıştı. O dönemde bir birlik oluşturmaya çalışan İspanya krallığı, Almanya imparatorluğu ile Papa ve Venedik hükümetleri, savaş halinde bulundukları Osmanlı devletine karşı bir antlaşma yapmışlardı. pp
122 kadırga ve galyot ile 12.000 levent Barbaros Hayreddin Paşa’nın komutası altında bulunuyordu. Kutsal Birlik adı verilen donanma ise 112 kadırga, 50 kalyon ve 140 barka oluşmakta idi. Haçlı donanmasına Cenevizli Amiral Andrea Doria komutanlık etmekteydi.
Barbaros Hayreddin Paşa bütün askerleriyle beraber İstanbul’dan ayrıldı. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın denize açıldığını öğrenen Amiral Andrea Doria, hemen o sulardan ayrılarak İtalya sahillerine doğru gitmişti. İstanbul’da inşası bitmiş olan 90 gemi ile Salih Reis komutasındaki 20 kadırga Hayreddin Paşa’ya katıldılar. Bu sırada Girit adası düşmanlardan temizlendi. Elde edilen ganimetler İstanbul’a gönderildi. Kerpe ve Kaşot adaları yine düşmanlardan temizlendi. Tam 5 ay içinde 5 ada ele geçirildi.
23 Eylül’de Preveze’ye gelen donanmamız hazır bir durumda burada demirlemiş bulunuyordu. Andrea Doria komutasındaki haçlı donanması da 25 eylülde Preveze önlerine gelmiş ve körfez ağzının iki mil kadar açığında yerini almıştı.
Her bakımdan çok üstün durumda bulunan Haçlı donanması şunlardan oluşuyordu: İspanya – Portekiz 80 kalyon, Papalık 36 kadırga, Venedik 10 kalyon ve 70 kadırga, Cenova 1 kalyon, 52 kadırga, Sen-Jan şövalyeleri 10 kadırga, ve diğer bazı Hristiyan ülkeleri 49 kalyon vermişti ki hepsinin toplamı 308 gemi ediyordu. Bunlara ek olarak daha bir çok destek verilmişti. Bu güçlü orduya Osmanlı Devleti sadece,122 parça kadırga ve firkate sınıfı gemilerden meydana getirilmişti. 366 top ve 3.000 yeniçeri ile beraber 8.000 cenkçi taşıyordu.
Barbaros Hayreddin Paşa donanmasının ileri gelen komutanlarıyla fikir alışverişinde bulundu. Diğer komutanların uygun bulduğu fikirlerini hemen uygulamaya koydu.
27 Eylülde Barbaros Hayreddin Paşa düşman donanmasına saldırılarda bulunmuştu. Andrea Doria saldırının şaşkınlığıyla yanlış manevra yapmış ve donanmasını çok zor bir duruma sokmuştu. Bunu fırsat bilen Barbaros Hayrettin Paşa 40 gemilik bir filoyu ileri sürüp, haçlı donanmasını ikiye bölmek istemiş, bu pek tehlikeli durum üzerine, Doria donanmasına geri çekilme emri vermişti. Osmanlı donanması gece yarısından hemen sonra hareket ederek, Paksos adası önlerine geldiği vakit, keşif gemileri düşman donanmasının direklerinin görüldüğünü bildirdi.Günün ilk ışığı ile birlikte haçlı donanması, Osmanlı donanmasının gelmekte olduğunu görmüş, Barbaros Hayreddin Paşa’nın üstün cüret ve cesareti Andrea Doria’yı şaşırtmıştı.
Osmanlı donanmasının savaş hattı üç filodan oluşmakta idi. Ortadaki filoya Hayreddin Paşa komuta ediyordu. Sağdaki filo, Kazdağlı Salih Reis’in, soldaki ise devrin büyük coğrafya ve matematik bilginlerinden Seydi Ali Reis’in komutasında hareket ediyordu. Hilal şeklinde bir düzene sahip olan donanmanın arka tarafını Turgut Reis komuta ediyor. Bu reisler dışında savaşa damga vuran bir çok komutanımız mevcuttu. Barbaros bu komutanlarımızın fikirlerine sık sık baş vurmuştur.
Osmanlı donanması şansız şekilde rüzgarla karşı karşıya kalmış. İki donanmanın birbirine yaklaşmakta olduğu sırada rüzgar aleyhimize esiyordu. Bu durum karşısında donanmamızın moralinin bozulduğunu gören Hayreddin Paşa Kuran-ı Kerim’den iki Ayet yazdırarak gemisinin her iki tarafına bıraktırmış ve az sonra rüzgarın dindiğine şahit olunmuştu.
Donanmamız “Allah Allah” sesleri arasında ilerlemeye başlamıştı. Düşmanın ön tarafında bulunan ağır gemileri tahrip edilmiştir. Yarma ve çevirme hareketleri ile Haçlı donanmasını şaşkına çevirerek birkaç saat içinde düşman donanmasının büyük bir bölümünü top ateşiyle batırdı. Geriye kalan donanma gece karanlığından istifade ederek kaçtı. Bu muhteşem deniz zaferi sayesinde Akdeniz’de Türk egemenliği perçinlenmiş olup ve Barbaros Hayrettin Paşa’nın gelmiş geçmiş en büyük deniz komutanı olduğu bir kere daha kanıtlanmış oluyordu.

Bir Cevap Yazın