Pozitivizm nedir?

pozitivizm nedirBilimsel sorunların çözülmesi için herhangi bir dış kaynaktan gelen bilginin değil de gözlemle açık bir şekilde elde edinilen bilgilerin kullanılması gerektiğini savunan bir felsefi düşünce olan pozitivizm 19. yüzyılın ortalarına doğru ortaya çıkmış ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde değişim geçirerek “mantıksal pozitivizme” dönüşmüştür. Pozitivizm düşüncesi, bilimsel soruların cevaplarının gerçekler arasındaki ilişkilerle açıklanabileceğini ve cevapların da sadece bu ilişkilerin incelenmesiyle ortaya çıkarılabileceğini dile getirir. Ancak geçen yıllar içince pozitivizmin hukuktan felsefeye birçok farklı alanda kullanımı söz konusu olmuş, bu nedenle de kavramın manasına biraz da ona nereden bakıldığına göre değişiklik gösterir hale gelmiştir. Olguculuk olarak da isimlendirilen pozitivizm, bilimsel yönetimi esas alan bir anlayış olduğu için gerçek bilgiye ancak gözlem ve deneyle ulaşılabileceğini savunur. Bilginin değerlendirilmesi konusu doğrudan bilgi felsefesinin konusudur ve bu bağlamda da Antik Yunan medeniyetinden günümüze yüzlerce filozof tarafından sayısız görüş belirtilmiştir. Ancak 20. yüzyılda yeniden yorumlanarak mantıksal pozitivizm haline dönüşen görüş, modern dünyanın bilim felsefesindeki birçok yorumun da değişmesine sebep olmuştur.

Bilginin geçerliliğinin tamamen bilimsel yöntemlerle yapılan deneyler ve gözlemlerle anlaşılabileceğini savunan klasik pozitivizm, bilimsel yöntemi esas aldığı için bu doğrultuda metodolojik bir bütünlük sergilemektedir. Pozitivizmin bilginin kaynağını incelerken deney ve gözlemleri esas aldığından, bu bilgilerin insan tarafından algılanmasını sağlayan duyu verileri de bu felsefi düşünce için oldukça önemlidir. Ayrıca bilim ışığında gerçeğin peşine düşen pozitivizm, tümevarım yöntemi kullanarak sistemlerin geneli hakkında hükümlere varılmasını sağlayan bilimsel yasaları da gerekli görür. Felsefi ya da bilimsel soruların açıklanması için bilimsel yöntemler ışığında elde edilen yasaları kullanan ve tümevarım yaparak genellemeler yapan pozitivizm, bu sayede bilginin kaynağı ve niteliği hakkında yorumlarda bulunur.

Bilimsel veriler dışında kalan bilgileri “metafizik” olarak kabul eden modern pozitivizm düşüncesi mantığı öne çıkarır. Mantıksal pozitivizmin önemli unsurlarından olan bu tutum, bu sayede felsefenin da daha sağlam temeller üzerine oturulacağı  görüşünü savunur. Felsefenin bilimsel yöntem ışığında gerçekleştirilen deney ve gözlemlerle elde edilen bilgileri kullanmaması gerektiğini ileri süren mantıksal pozitivizm, bu şekilde elde edilen bilgileri metafizikle ilişkilendirdiği için felsefenin de bu konularla ilgilenmemesi gerektiğini ifade eder. Felsefenin edinmesi görevin “dil” olduğunu söyleyen mantıksal pozitivizm, felsefenin dilin yapısına dair çözümlemelerle uğraşmasının daha doğru olacağını savunur. Mantıksal pozitivizmin kurucularından kabul edilen Ernst Mach ile yüksek sesle dile getirilen bu görüş, sonraki dönemde Wittgenstein gibi mantıksal pozitivistler tarafından da desteklenmiştir.

Bir Cevap Yazın