Osman Cemal Kaygılı kimdir?

Osman Cemal, 4 Ekim 1890 tarihinde İstanbul’da Yeni Mahalle semtinde dünyaya geldi. Babası mahallenin bakkalı olan Mustafa Efendi, annesi ise Ülfet Hanım’dır. Tarikat-ı Aliye-i Sâdiye mensubu olan Mustafa Efendi, Mustafa Dede‟ lakabıyla anılır. Osman Cemal, Cezri Kasım Paşa ilkokulundayken ailesi Otakçılar‟a taşınır. Çocukluğunun büyük bir kısmı, çayırlıklarda, dutluklarda ve Topçular‟da geçer. 1900 yılında Eğrikapı Merkez Rüştiyesi‟ne başlayan Osman Cemal, zeki fakat haşarı ve tembel bir öğrenci olarak tanınır.
OSMAN-CEMAL-KAYGILI
Rüştiyeden sonra o zamanki adı “Menşe-i Küttâb-ı Askeriyy” olan Askerî Kâtip Yetiştirme Okulu’nda öğrenim görür ve mezuniyetten hemen sonra on altı yaşındayken Erkân-ı Harbiye-i Umumiye’de kâtip olur. 80 kuruş maaşla işe başlayan yazar, açılan bir sınavda başarılı olduğundan dolayı 1909 yılında Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği Kâtipliğine getirilir ve maaşı 400 kuruşa çıkarılır. Osman Cemal mesleğini sürdürürken kültürel ve sosyal faaliyetlerine de devam eder. Küçük yaşlarda başlayan musiki merakı gençliğinde de devam eder, alaturka musiki zevki alafranga musiki zevkine dönüşür.

Osman Cemal doğaya ve renklere düşkün, sporla yakından ilgilenen bir gençtir. O “avcılık, pehlivanlık ve binicilikten başka sporun bütün diğer alanlarında da faaliyet göstermiştir. Sanatçının futbol oynadığını ve kürek çekmede çok başarılı olduğu kendi yazılarından anlaşılmaktadır. Osman Cemal, spor yaparak bedenini inkişaf ettirirken 1908 yılında Meşrutiyetin ilânından sonra dönemin gazete, mecmua, broşür ve kitaplarını da okuyarak fikir dünyasını geliştirmiştir. İttihat ve Terakki Fatih kulübünde aza olan Osman Cemal, 1912 yılında Tepebaşı Tiyatrosu’nda bir gösteride taşkınlık yapmasından ve Mahmut Şevket Paşa‟ya düzenlenen suikasta adının karışması nedeni ile Refik Halit, Refi Cevat gibi birçok aydınla Sinop‟a sürgün edildi. Üç yıl Sinop’ta kalan yazar, döndüğünde Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliğindeki görevine devam etti. Ancak Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla seferberlik ilân edilince yazar, seyyar tümenlerde kâtiplik yaptı. Askeri kâtiplikteki en son görev yeri olan İzmir Menemen’de hastalanarak İstanbul’a geri döner ve henüz yirmi yedi yaşındayken 1917 yılında malûlen emekliye ayrılır.

Osman Cemal, emekliye ayrıldıktan sonra Otakçılar Mahallesinde babadan kalma eve yerleşir. Burada geçimini sağlamak için bir süre inek besleyip süt satan Osman Cemal, bu işten anlamadığından dolayı kısa sürede iflâs eder. Çıkan bir yangında babadan kalma evini kaybeden yazar, burada bir ev kiralayarak hayatının sonuna kadar bu mahalleden ayrılmaz. Osman Cemal, geçimini sağlamak için çok çeşitli işler yapar. Bu işlerden biri tiyatroculuktur. O, bu işten hem para kazanır ve hem de sevdiği işi yapmanın hazzını duyar. Dağlardan koca yemiş toplayıp satmak, vapurlarda biletçilik yapmak, semt pazarlarında basma, pazen satmak yazarın yaptığı diğer işlerdir. Ancak, bu işler onun için hep geçici olmuştur. Osman Cemal, 1920 yılından itibaren devrin gazete ve dergilerinde yazmaya başlar. Yazarlıkla geçinmenin zorluğu yüzünden 1925 yılında, İstanbul İmam Hatip Okulunda Türkçe öğretmenliği yapmaya başlar ve 1931 yılında ise Çemberlitaş Erkek Rüştiyesinde bu göreve devam eder. Öğretmenliği severek yapan yazar, ölümüne kadar 1932 yılında girdiği Fener Rum Lisesinde çalışır.

Yazar geceleri de kafayı Fener‟deki Rum meyhanelerinde, Vidos köyündeki çingene çadırlarında çekmiştir. Osman Cemal, iki kez evlenmiştir. 1926 yılında Leman adlı dul bir kadınla ilk evliliğini yapan yazar, yuvasını seven bir aile babası olur. Leman Hanım‟ın Güzin adında bir kızı varken Hikmet adında bir de erkek çocukları olur, ancak üç yaşında iken oğullarını kaybederler. Bu olay yazarı çok etkiler. Onun yaşamı boyunca süren kederli, sıkıntılı, kaygılı hali soyadına yansır. Osman Cemal 1934 yılında Soyadı Kanunu ilân edilince “Kaygısız” soyadını almak ister, fakat bu soyadını bir başkası daha önce onaylattığı için kendisine “Kaygılı” soyadı verilir. Çocuğunun vefatının hemen arkasından çok sevdiği annesini de kaybeden Osman Cemal Kaygılı, eşi Leman Hanım‟ın 1934 yılında veremden ölmesiyle yalnız kalır. İkinci eşi Sabriye Hanım ile 1935 yılında evlenir. Bu evliliğinden çocukları olmaz. 1943 yılının ikinci yarısında Osman Cemal’de hastalık belirtileri başlar. 1944 yılında artık işine devam edemeyen yazar, Gureba Hastanesi İkinci Dâhiliye Kliniği‟ne yatırılır ve midesinde kanser, ciğerlerinde verem tespit edilir. Başarısız bir ameliyat geçiren Osman Cemal Kaygılı, 9 Ocak 1945 tarihinde hayata gözlerini yumar.

Yapıtları
Roman
1. Çingeneler (1939)
2. Aygır Fatma (1944)
3. Bekri Mustafa (1944)
4. Antebin Hamamları (1944)
Öykü
1. Eşkıya Güzeli (1925)
2. Sandalım Geliyor Varda (1938)
3. Altın Babası (1923)
4. Bir Kış Gecesi (1923)
5. Çingene Kavgası (1925)
6. Goncanın İntiharı (1925)
Oyun
1. Mezarlık Kızı (1927)
2. Üfürükçü (1925)
3. İstanbul Revüsü (1925)
Araştırma-Folklor
1. Köşe Bucak İstanbul (1931)
2. Argo Lugatı (1932)
3. İstanbul’un Semai Kahveleri Meydan Şairleri (1937)

Bir Cevap Yazın