Öğrenme güçlüğü nedir?

Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genel olarak kalıtsal etmenler, beyinin çeşitli bölgelerindeki hasarlar ve nörolojik fonksiyon bozuklukları gibi “olası” nedenlerden geliştiği düşünülen öğrenme güçlüğü, farklı tanılar nedeniyle dünya genelinde çok farklı oranlarda görülen bir rahatsızlıktır. Yapılan araştırmalar öğrenme güçlüğü sorununun erkek çocuklarda daha sık görüldüğünü ortaya çıkartmakla beraber dünyada bu sorunun en sık görüldüğü ülke Çin olarak gösterilmektedir. Özel öğrenme güçlüğü olarak daha da farklı bir türü bulunan bu sorun, “normal zekaya sahip çocuklarda görüldüğü gibi üstün zekalı çocuklarda da” görülebilmektedir.

Öğrenme güçlüğü çocuğun; dinleme, kendini ifade etme, okuma, yazma, matematiksel işlem kapasitesi ve anlamada normal altı olarak kabul edilen bir başarı seviyesine sahip olması durumudur. Çocuğun doğumu ile birlikte başlayan öğrenme ve daha da önemlisi “algılama” sorunu, sanılanın aksine eğitim sürecinde ortaya çıkan bir problem değildir. Doğru incelemelerin yapılması sonucunda eğitim döneminden çok daha önceki aşamalarda da çocukta öğrenme ve algılama güçlüğü sorunu olduğu anlaşılabilir. Dil gelişiminden eşya kullanım becerisine birçok farklı alanda kendini gösteren öğrenme ve algılama güçlüğü, çocuğun büyümesiyle daha da belirgin bir biçimde gözlemlenir.

Doğum ile birlikte başlayan öğrenme ve algılama güçlüğü sorunu, bireyin gelişerek yetişkin hale gelmesine kadar geçen tüm süreç boyunca kendini belli eder. Benlik saygısından kişinin sosyal aktivitelerine birçok alanda son derece olumsuz bir etkiye neden olan öğrenme güçlüğünün erken yaşta fark edilmesi son derece önemlidir. Ülkemizde ve dünya genelinde ebeveynler çocuklarında öğrenme ve algılama güçlüğü sorunu olduğunu çoğunlukla okula başlanmasıyla birlikte öğrenir. Bireyin akademik anlamda başarı kazanmasını derinden etkileyen öğrenme ve algılama güçlüğünün muhakkak bir uzmandan yardım alarak erken yaşta çözülmeye çalışılması gerekir.

Beynin anatomik yapısındaki bazı farklılıkların öğrenme ve algılama sürecine olumsuz yönde etki ettiği dünya genelinde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu nedenle erken dönemde öğrenme ve algılama güçlüğü yaşayan çocukların beyin yapıları detaylı olarak incelenmelidir. Ancak tüm bunların ötesinde ebeveynlerin öncelikle “her çocuğun başarılı ve başarısız olduğu alanlar olduğunu bilmesi” ve buna göre davranması gerekir. Zira yaradılış itibarıyla her bireyin belirli alanlara yeteneği olduğu gibi, bazı alanlarda da yetersiz olması söz konusudur. Ebeveynlerin “istediği alanda” başarısız olan her çocuk öğrenme ve algılama güçlüğü sorunu ile ilişkilendirilmemeli ve bu aşamada bir uzmandan yardım istenmelidir. Bu soruna tanı koyabilecek tek kişinin uzman bir hekim olduğu asla unutulmamalıdır.

Rahnansaika

 

 

Bir Cevap Yazın