Non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı nedir?

Kısaca NAYKH olarak bilinen karaciğer alkol kullanmayan ya da çok az kullanan kişilerin karaciğerinde normalden daha fazla yağ birikmesi olayıdır. Belirli bir miktarın üzerinde alkol kullananlarda da görülen yağlı karaciğer hastalığından ayırmak için başına “non-alkolik” ifadesi eklenmiştir.

Non alkolik yağlı karaciğer hastalığı, alkol dışı nedenlere bağlı olarak meydana gelen karaciğer yağlanmalarını ifade etmektedir. Non alkolik yağlı karaciğer hastalığı şu alt gruplar altında incelenmektedir:
1. Nonalkolik Steatoz: (Nonalkolik karaciğer yağlanması): Bu hastalarda karaciğerde yağlanma görülmekte olup iltihabi infiltrasyon bulunmamaktadır.
2. Non alkolik steatohepatit (NASH): Karaciğerde yağlanma ile birlikte alkolik karaciğer hastalığındaki gibi hepatositlerde balonlaşma, Mallory cisimcikleri, iltihabi infiltrasyon, megamitokondria ve fibrozis gibi bulguların görüldüğü hastalıktır.

Yağlı karaciğer hastalığının temel bulgusu hepatositlerde oluşan yağ birikimidir. Hastalık spektrumunun diğer unsurları yağlanma ile birlikte duyarlı hale gelmiş olan karaciğerde farklı mekanizmalar üzerinden gelişme göstermektedir. Yağlama ile sonuçlanan hastalık sürecinde asıl belirleyici olan insülin direncidir. İnflamasyon ve fibrozise neden olan darbeden mitokondrial fonksiyon bozuklukları, tümör oksidatif stres, nekrozis faktör gibi sitokinlar ve adiponectin, leptin gibi hormonlar sorumludur. Bu darbeden sorumlu olan faktörlerin normal bir karaciğer üzerindeki etkisi adaptasyon mekanizmaları ile karşılanabilirken, yağlanmış olan bir karaciğerde bu mümkün olmamakla birlikte hastalığın ilerleyici formlarına dönüşecek süreç gerçekleşir.
Nonalkolik karaciğer yağlanmasına özgü bir klinik bulgu bulunmamaktadır. Hastaların birçoğunda saptanabilen tek bulgu karaciğer büyümesidir. Karaciğer hastalığının diğer klinik muayene bulguları nadiren ve ancak karaciğer sirozuna kadar ilerlemiş olan olgularda görülebilir. Ancak bu hastalığın siroza ilerleyip ilerlememesi sadece bazı yağlanma formları için geçerli olan bir durumdur. Klinik değerlendirme sırasında üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birisi hastaların alkol tüketim miktarlarıdır. Hangi alkol miktarının “nonalkolik” sözcüğü için sınır oluşturacağı konusu belirsiz olmakla birlikte şimdilik haftada 140 g alkol sınır olarak kabul edilebilmektedir.

Karaciğer yağlanmasının biyokimyasal bulguları diğer nedenlerle meydana gelen kronik karaciğer hastalıklarına benzerlik göstermektedir. Hastalık tanısı konulurken en sık rastlanılan bulgu transaminaz yüksekliğidir. Transaminazların yüksek ya da normal olmasına bakarak steatoz / steatohepatit arasında bir ayırım yapmak pek mümkün değildir. Sirotik evrede olmayan olgularda altdüzeyi hemen devamlı olarak ast düzeyinden daha fazladır ve bu durum alkolik karaciğer hastalığından farklı olan bir durumdur.

Hastalar karaciğer hastalığının biyokimyasal bulguları yönünden incelenirken metabolik bozukluklar bakımından da mutlaka araştırılmalıdır. Hastalarda açlık kan şekerli ile birlikte açlık insülin düzeyi ölçülerek HOMA yöntemi ile insülin direncinin (ID) araştırılması faydalı olacaktır. Karaciğer yağlanmalarının tanısında radyolojik bulguların önemi de oldukça büyüktür. Yağlı karaciğer olgularının büyük bölümünde tanı sürecini başlatan bulgu ultrasonografide karaciğer yağlanması saptanabilmektedir. BT ve MR’ın karaciğer yağlanması tanısı için duyarlılığı ve spesifikliği daha yüksek olsa da US kadar yaygın olmayışlarından dolayı bu alandaki katkıları daha geri plandadır. Ultrasonografinin katkısı yalnızca yağlanmanın saptanması değil aynı zamanda derecelendirilmesine de imkan tanımaktadır. Bilgisayarlı tomografide karaciğer dansitesinin ölçümü veya kontrastlı çalışmalarda karaciğer dalak dansite farkı ölçüt olarak alınarak karaciğer yağlanmasının tanısı yapılabilmektedir.
Karaciğer yağlanmasının histopatolojik bulgusu hepatositler içerisinde mikrovesiküler ya da makrovesiküler formda veya her iki özelliği de birlikte barındıracak şekilde yağ vakuollerinin görülmesidir. NASH ise daha fazla özel bir histopatolojik bulgudur.

NAYKH teşhisi koyabilmek için karaciğerde yağlanmaya neden olabilecek diğer hastalıkların olmadığının gösterilmesi gerekir. NAYKH, dünyada en sık görülen kronik karaciğer hastalıklarından biridir. Gelişmiş ülkelerde görülme sıklığı %25 civarındadır. Ülkemizde yağlı karaciğer hastalığının sıklığının %20-25 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ultrasonunda yağlı karaciğeri bulunan ve karaciğer testlerinde yükseklik saptananlarda NASH görülme ihtimali daha yüksektir. NASH fibrozis, siroz ve hatta hepatosellüler karsinoma (HCC) gibi ölümcül hastalıklara neden olabilmektedir.

NASH tedavisi için bugüne kadar pek çok ilaç denenmiştir. Bunlardan bir kısmının karaciğere kısmen de olsa faydasının olduğunu bir kısmının ise karaciğere hiç faydasının olmadığı tespit edilmiştir. Bu ilaçlardan bazıları tansiyon, şeker, kolesterol ilaçları gibi zaten eşlik eden hastalıklardan dolayı kullanmakta olduğunuz ilaçlardır. Bunlardan hangilerinin NASH tedavisine olumlu etkilerinin olduğunu bilmek yağlı karaciğer hastalığınız için de tercih sebebi olacaktır.

Bir Cevap Yazın