Nesimi kimdir?

GAZEL
Şol şemi gör ki nârına pervâneyem yine
Baş oynamakda gör nice merdâneyem yine
Ateşine pervaneyim yine şu muma bak ve gör.
Mertce nasıl kendimi feda ediyorum gör.

Premier Exif JPEG
Premier Exif JPEG

Gazelleriyle tanınan ünlü divan şairinden biri olan Nesimi, Azeri bölgesinde yetişmiş ve Azeri Türkçesiyle yazan şairlerdendir. Şairin gerçek adının Ali olduğu belirtilmektedir. 1369 yılında Azerbaycan’ın Şamahı şehrinde doğan şairin babası Seyid Muhammed zamanının en tanınmış simalarındandır. İlk eğitimini Şamahı’da al olan Nesimi, daha sonra bilhassa felsefe ve dini konuları öğrenmeye heves göstermiştir. Hakani, Nizami, Mehseti, Zülfikar Şirvani, Arif Erdebilli, Feleki, Mahmut Şebusteri ve Marağalı Evheddin’in eserleri ile terbiyelenmiş ve ayrıca Celaleddin Rumi, Sadi, Rudeki, Attar gibi dönemin diğer önemli şairlerinin eserlerini öğrenmiş ve küçük yaşından itibaren şiir yazmaya başlamıştır.

Nesimi ‘’En elhak’’ (ben hakkım, ben tanrıyım) dediği için 10.yüzyılda Bağdat’ta idam edilmiş olan Hallaç Mansur Hüseyin’in tarikatını çok beğenmiştir. Bundan dolayı olsa gerek ilk şiirlerini Hüseyin mahlası ile kaleme almıştır. Timur’un orduları bu sıralarda Orta Doğu’yu işgal etmeye başlamış ve bu yüzyılın sonuna doğru da Azerbaycan tabi olmuştur. Hurufilik de bu dönemde yayılmaya başlamış ve şairin babası ve kardeşi Seyid Hüseyin Hurufilik’e büyük ilgi göstermişlerdir. Hurufi görüşün kurucusu olan Fezlullah Neimi ile şahsen tanışan aile, Hurufilik’in Şirvan’da yayılmasında büyük önemli rol oynamıştır.

Hurufilik’in kurucusu olan Tebrizli Neimi bu tarikatın temel esaslarını Muhabbetname, Cavidanname, Nevmname gibi eserlerinde açıklayarak geniş bir şekilde tebliğ etmeye başlamıştır. 1380 yılından sonra Şirvan’a gelmiş olan Neimi ile bu dönemlerde tanışan ünlü şair Hurufi görüşü benimsemiş, şiirlerini Neimi ile ses benzerliği gösteren Nesimi mahlası ile yazmaya başlamıştır.

Fezlullah Neimi taraftarı ile birlikte 1394 yılında Timur’un oğlu Miranşah tarafından Şirvan’da hapsedilmiş ve daha sonra da idam edilmiştir. Bakü’de bulunan ailesi ve diğer yandaşları ise kısa bir süre içinde buradan uzaklaşmışlardır. Fezlullah Neimi’nin kızı ile evlenen Nesimi önce Irak daha sonra Türkiye’ye gitmiş uzun süre Anadolu’da Hurufilik’i tebliğ etmiş ve buradan da Halep’e geçmiştir. Burada da fikirlerini yaymaya ve taraftar toplamaya başlamış olan şair, Mısır Memlukları ve Halep dini liderleri tarafından dinsizlikle suçlanmış ve Halep hükümdarının emri ile 1417 yılında zindana atılmıştır. Din meclisinde Nesimi’nin ölümüne fetva verilmiş ve şeriat mahkemesinin belgelerini okuyan El-Müeyyed şairin diri diri derisinin soyulup yedi gün boyunca Halep’te ibret-i alem olarak herkese gösterilmesi emrini vermiştir. Feci bir şekilde şair idam edilmiştir.
Hurufîliğin görüşlerini şiirlerinde doğrudan yansıtan Nesimi’ye göre insanın özü, ruh değil maddedir. Ruh, maddenin bir özelliği ve anlamı durumundadır. İnsan varlığının özünü kuran sestir. Ses, insanda ancak söz olarak gerçekleşir. Söz ise harflerden kuruludur. İnsan, Tanrı’dır. İnsanın dışında bir Tanrı yoktur. Bundan dolayı, kendini bilen, varlığının özünü kavrayan her insanın derin coşkunluk içinde “Ben Tanrı’yım” anlamına gelen “en elhak” demesi gerekir.

Nesimi şiirlerinde cahil insanları eleştirir ve onları hayatın güzelliklerinden ilham almaya davet ederdi. Onun didaktik yani öğretici, aşk konusunda yazılmış şiirleri, doğayı anlatan eserleri okuyucunun ilgisini çekmiştir. Şair aynı zamanda topluma hakim olan sınıfın zulüm ve adaletsizliğini, istilacıların hırsızlıklarını, onlara hizmet eden ruhanilerin yani din adamalrının ihanetini gösteren eserler kaleme almıştır. Şairin üç dilde yazılmış şiirleri edebi bakımdan büyük bir sanatkarlıkla işlenmiş ve bilhassa ana dilinde yazdığı eserler bütün Türk dilli halklar için örnek olmuştur.

Eserleri ilk olarak 1844, daha sonra 1871 ve 1880 yılında İstanbul’da basılmıştır. Azerbaycan’da 1926 yılında edebiyatçı yazar Selman Mümtaz tarafından Nesimi Divanı Arap harfleriyle baskıya hazırlamıştır.

Bir Cevap Yazın