Mistisizm nedir?

Mistisizm ile ilgili araştırma yapan kaynaklar her ne kadar Eski Yunan düşünürlerine ve kelimenin Yunanca kökeniyle ilgili yorumlar yapsa da, günümüzde mistisizm gerçeği doğrudan doğruya tecrübe etme ve dini açıdan gerçek alındığında da Tanrının varlık kudretini tecrübe etme olarak kullanılır. Sezgiler yardımıyla kişinin kendi iç dünyasının temel yapı taşlarını anlaması olarak da kullanılan mistisizm, içe bakış yöntemlerinin bir bütünü şeklinde de düşünülebilir. Ancak mistisizmin en önemli olgusu olan idrak, kişinin belirli sezgilere sahip olsa dahi tecrübesiyle belirli bir seviyeye gelmesiyle ilgilidir.

Kişinin sezgisel yöntemlerle içe dönük bir hesaplaşmaya girmesi, bu tecrübenin sonunda bir takım “gerçekleri” idrak etmesine neden olur. Felsefi olarak kişinin tecrübe ettiği deneyimleri diğer insanlara dünyevi duygular ile ifade etmesi ya da anlatması mümkün olmadığından, mistik deneyimlerin ifada edilemez olduğu kabul edilir. Fakat çağdaş felsefede mistisizm ile elde edilen deneyimlerin bir bütünü kapsaması gerektiğine olan inanış, bu aşamada belirli çelişkiler yaşanmasına neden olur.

Bilinen insanlık tarihinde İlk Çağ’dan beri var olan toplumlar, genellikle felsefi düşünce ile mistisizmi birbirinden ayırmamış ve bu iki kavramı genel bir bütünün iç içe geçmiş parçaları olarak algılamıştır. Günümüzün Avrupalı bilimadamları ve düşünürlerinin kendi tarihlerinin dayanağı olarak ısrarla ön plana çıkarttıkları Antik Yunan toplumundaki meşhur Sokrat’ın dahi bir takım mistik öğretileri bulunmaktadır. Dolayısı ile günümüzün çağdaş felsefesi her ne kadar mistisizm ile ilgisizmiş gibi görünse de, aslında tarihsel süreç içerisinde insanoğlu her zaman mistik öğretilerle yakından ilgili olmuştur.

Günümüzün çağdaş felsefesinin genel hatlar dışında mistisizmden uzak durmasının en büyük nedeniyse, dünya genelinde hakim olan doğal bilimler odaklı bilimsel anlayıştır. İçinde bulunduğumuz çağın bilimadamları ve düşünürleri doğal bilimlere endeksli olarak düşündüğünden ve gözlemler sonucu “materyal” dünyadan kanıtlar aradığından, mistisizm gibi sezgisel içe dönük bir tecrübenin de tıpkı fizik, kimya ya da biyoloji biliminde olduğu gibi gözlemler yolu ile incelenmesi beklemektedir. Bu tür doğanın kendine odaklanarak bilim yapmaya çalışan bilim insanları, mistisizmin iki temel düşüncesi olan “panteizm” ve “panenteizm” kavramlarını farklı şekilde yorumlar.

Panteizm düşünce yapısı ile içinde yaşadığımız kainat bizzat tanrının kendisi olarak algılanırken, panenteizm düşünce akımındaysa evrende Tanırının varlığının görülmesi söz konusudur. Mistisizm bu iki temel görüşünün Tanrı olgusuyla ilgili taban tabana zıt görüşlere sahip olması, panteizmde kişisel bir tanrı varlığının kabul edilmemesidir. Panenteizmdeyse tam tersi olarak evren Tanrının varlığının bir parçası olarak algılanır.

Bir Cevap Yazın