Metafizik nedir?

Felsefenin alt dallarından biri olarak kabul edilen metafizik; “fiziki bilimlerin ötesinde yer alan” manasına gelmekte ve bu kelime ile felsefe bilimine entegre olmuş bir kavramdır. Varlık, evrensel düzen, uzay, Tanrı, zaman ve var oluş sistematiği gibi kavramlar üzerine yoğunlaşan metafizik, modern bilimlerin deney yoluyla gözlemleyemediği için varlığını kabul etmediği kavramlarla ilgilenir. Bu aşamada “bilimdışı” olarak kabul edilen metafizik öğretilerinin farklı bir felsefe akımının uzantısı olduğunun iyi anlaşılması gerekir. Zira modern bilim büyük bir oranda Natüralizm felsefesi üzerine kurulmuş bir sistemler bütünüdür. Yani modern bilimadamları Natüralizm çerçevesinde evrendeki olay ve sistemlerin evren dışından önerme alamayacağını kabul ederek araştırmalarına başlar.

Metafizik ile ilgili tüm konuları gerçekdışı olarak tanımlayan çoğu bilimadamı mensubu olduğu Natüralizm felsefesinin dışında kalan olay ve sistemleri deneyler ile inceleyemediğinden, bu tür kavramları hayal ürünü olarak nitelendirilir. İnsanoğlunun yalnızca fiziksel bedenden oluşmadığını ve ruh kavramının bedenin algısal tepkilerini yönettiğini düşünen her insan, öncelikle ruhun da bilimsel deneyler ile gözlemlenemeyen bir varlık türü ya da bir kavram olduğunu bilmelidir. Modern bilimin mensubu olduğu Natüralizm felsefesinde evren dışından önerme yapmak söz konusu olmadığından, ruh kavramının da gerçekdışı olarak nitelendirilmesi gerekir. Ancak çoğu bilimadamı insan ruhundan bilimsel etik içinde bahsederek, bizzat kendi kendisi ile çelişmiş olur.

Eski Yunanlı ünlü filozof Aristotales zamanında dahi metafizikle ilgili kavramları açıklamak insanoğlu için büyük bir güçlük olmuştur. Zira insanın doğasında var olan varlıkların gerçekliğine görerek inanmak, metafiziğin inceleme alanı olan ve duyu organları ile algılanamayan varlıkların izah edilmesi açısından büyük zorluk oluşmasına neden olur. Oysa metafizik karşıtı insanların tutunduğu modern bilimin kendisi de insanoğlunun 5 duyu organı ile algılayamadığı birçok sistem, olay ve etkinin var olduğunu kabul eder. Örneğin birçok bilim insanına göre “insanlık tarihinin en büyük araştırması” olan İsviçre’deki Cern Deneyi, atom altı parçacıklara kütle kazandıran Higgs atomaltı parçacığı üzerinedir. Her Higgs parçacığı aslında bir “Higgs Alanı” oluşturur ve tüm insanlar aslında bir Higgs alanı içinde yaşar ancak içinde yaşadığı bu alanı 5 duyu organı ile algılayamaz. Bu bakış açısı ile insanoğlunun Higgs Alanı’nı algılayamaması, onun var olmadığını göstermez.

Metafiziğin inceleme alanları genel olarak bilinen insanlık tarihi boyunca insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Çünkü metafizik ile ilgilenen insanlar ruh ve ölüm sonrası kavramlarla da doğrudan ilgilendiğinden, bu tür olaylar insanlara mistik ve ilgi çekici gelmiştir. “Evrendeki bir olayın ya da sistemin algılanamıyor ve bilimsel deneyler ile tespit edilemiyor olması onun var olmadığı anlamına gelmez” düşüncesi ile hareket eden metafizikçiler, tıpkı geçmişte olduğu gibi günümüzde de çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın