Kadının yaşı kısırlıkta etkili olur mu?

pilatesKadının doğurganlık özelliği yaşla birlikte değişim gösterir. Ergenlikle beraber yumurtlamanın başlaması yani adet döngüsünün başlaması doğurganlığın başlangıcı olur. Bu menopoz dönemiyle birlikte sona erer. Kadında üretkenlik yaşla birlikte azalır, doğurganlık ise menopozdan 5-10 sene öncesinde biter. Toplumda kadınlarda yaşa bağlı kısırlık görülme oranı giderek artmaktadır. Çünkü farklı sebepler yüzünden evlilik birliğinin kurulması bile otuzlu yaşları bulur. Kadınlar kendilerine oldukça bilinçli baksalar ve sağlıklı bir yapıda olsalar bile, doğurganlığın giderek azalmasını önleyemezler. Yaşın ilerlemesiyle yumurtalıklarda kalan yumurta hücresinin sayısı orantılı şekilde azalmakta ve buna bağlı olarak doğurganlıkta azalmaktadır. Bunun tam olarak zamanını bilmek mümkün değildir. Bu tamamen kadının yumurtalık rezervlerine bağlı olan bir durumdur.

Kadında yumurtlama ve adet döngüsü nasıl olur?

Kadın üretken olduğu dönemde, her ay düzenli şekilde adet döngüsü olur. Bunun nedeni kadında yumurtlamanın her ay olması yüzündendir. Hipofiz bezinden üretilen FSH hormonu, yumurtalıklarda olan yumurtaların daha hızlı büyümesi için onları uyarır. Bu etkiyle yeteri kadar olgunlaşmış olan yumurta hücresini yumurtalıklar dışarı salar. Kalan yumurtalar ise yok olur. Kadında adet döneminde her ay bu şekilde 1000 kadar yumurta hücresi kullanılmaktadır. Hamilelik meydana gelirse, döllenmiş yumurta rahim duvarına yerleşmektedir. Gebelik olmadığı takdirde bu döngü diğer ay yeniden başlar. Genç yaşlardaki düzensiz yumurtlama, zaman içinde belli bir düzene oturur. Yaşın ilerlemesiyle kadının yumurta hücreleri azalınca, adet döngüsü yeniden düzensizleşmeye başlar ve menopoz denen döneme giriş başlar. Çünkü kadınlar doğumla birlikte belli sayıda yumurta hücresine sahip olur. Bu yumurtaları kullandıklarında, doğurganlık özelliklerini de kaybederler.

Yaşı ilerleyen kadınlarda doğurganlık

Kadının en mükemmel doğurganlığa sahip olduğu yaşları yirmili yaşlardır. Bu durum otuzlu yaşlara kadar azalma göstererek devam eder. Bu 35 yaşından sonra bu daha bariz bir şekilde görülür. 30 yaşında olan bir kadın % 20 kadar gebe kalma şansına sahip olurken, 40 yaşındakiler % 5 oranında bu şansa sahip olmaktadır. Yaşla beraber doğurganlığın kaybedilmesi yumurtanın kalitesinin ve sayısının azalmasından olur.

Yumurta sayısı

Yumurtalıklardaki yumurtaları içeren folikül sayısında olan azalmaya, yumurtalık rezerv kaybı denir. Kadınlar kısırlaşmadan önce, düzenli adet kanamaları bozulmadan, yumurtalık rezervinin kaybına uğrar. Doğuştan belli sayıdaki foliküle sahip oldukları için, bekleyen yumurtalar kullanıldıkça azalır. Bu rezervlerin azalması nedeniyle, foliküller giderek FSH sinyallerine karşı hassaslığını kaybeder. Bu aşamada yumurtanın olgunlaşabilmesi için, daha fazla uyaran gerekmektedir. İlk başlangıçta adet döngüleri kısalır ve birbirine yaklaşmaya başlar. İleri dönemde foliküller uyaranlara karşı cevap veremeyecek duruma gelir. Adet döngüleri düzensizleşerek, araları uzamaya başlar. Yumurtalık rezervlerindeki tükenme yaşa bağlı gelişir. Ancak bazı genç kadınlarda sigara alışkanlığı, genetik etkenler yüzünden erken menopoz ya da yumurtalıklara yapılmış cerrahi operasyonlar gibi nedenlerle yumurtalık rezervleri daha erken azalabilir. Yumurtalık rezervinin tespiti için bazı testler olsa da, bunları henüz güvenilirliğini belirlenmemiştir. Yumurtalık rezervi düşük olanlar, aynı yaş grubundaki kadınlara göre, daha düşük ihtimalle gebe kalabilir.

Kısırlık ve ilerlemiş annelik yaşı

Kısırlık teşhisi genellikle bir yıl süreyle yapılan korunmasız cinsel ilişkiye rağmen, hamile kalınamadığı takdirde konur. Ancak kadın 35 yaşından büyük olduğunda ve 6 aydır gebe kalamaması halinde, gecikmeden kısırlık tedavisine başlanır. Bundan başka adet kanamasının hiç olmaması (amenore), cinsel fonksiyon bozukluğu, yapılan cerrahi müdahaleler ya da pelvik hastalığı gibi sorunlar bulunuyorsa, acil şekilde kısırlık tedavisine başlanır. Bu konuda yapılan doğurganlık testlerinde, yumurtlama belirlendiğinde, rahim ağzının, fallop tüpleri ve rahmin değerlendirilmesi gerekmektedir. Kadında şeker hastalığı ve yüksek kan basıncı gibi sorunların olması durumunda, gebelikten önce önlem alınmalıdır. Bu kadınlar 35 yaşından sonra gebe kaldığında, özel olarak takip edilmelidir.

Bir Cevap Yazın