Kaderin anlamı nedir?

Yazgı ya da mukadderat olarak da anılan kaderin anlamından tek bir cümle ile bahsetmek ne yazık ki pek de mümkün değildir. Zira kader, insanın kendi yaşamındaki ve evrendeki tüm mikro veya makro düzeydeki “tüm” olayların doğaüstü bir güç tarafından önceden düzenlenmesidir. Bu kadar geniş bir inceleme alanında gerçekleşen tüm olayların düzenli bir yapı içinde oluşmasından ve bu olayların geleceğe etkilerinden söz etmek, insan zekasının çok ötesinde olduğu için kaderin de kısa bir şekilde açıklanması oldukça güçtür. Bu nedenle kader için “ezeli takdir” ifadesi de kullanılmış ve tanrısal bir ilim ile bilgiden söz edilmiştir.

Bilinen insanlık tarihinin ilk dönemlerinden günümüze birçok filozofun yakından ilgilendiği kader kavramı, Semavi dinlerde de geniş bir yere sahiptir. Kaderin anlamını incelerken unutulmaması gereken konulardan bir diğeri de; evrende geçmişte gerçekleşen, şuan gerçekleşmekte olan ve gelecekte gerçekleşecek gerek mikro ölçekte gerekse de makro ölçekteki tüm olayların önceden bilinmesinin yanı sıra tüm bu olayların “değiştirilemez” olmasıdır. Bu nedenle kader, tüm Semavi dinlerde Tanrı’nın yalnızca kendisinin bildiği olayların yine Tanrı’nın istekleri sonucunda belirli bir düzene göre gerçekleşmesidir.

İnsanoğlu kader kavramından söz etmesine rağmen aslında evrende “her an” gerçekleşmekte olan sonsuz olasılıklı olaylar zincirinden habersizdir. İnsanın tüm evren genelinde gerçekleşen mikroskobik düzeyin de altındaki olaylar hakkında fikir sahibi dahi olmaması, kader kavramının deneysel ya da bilimsel çıkarımlarla incelenememesine neden olur. Bu nedenle kişi kader kavramını yalnızca belirli rasyonel düşünce temellerine dayanarak inceleyebilir ve kendi aklının izin verdiği ölçüde kaderin anlamı hakkında yorum yapabilir. Ancak insanoğlu evrendeki sayısız olaydan çok kendi yaşamındaki olaylarla ilgili olarak kader kavramını ele alır ve ilgi odağını kendi yaşamına yerleştirir.

İslam inanışında kişinin Müslüman olması için inanması gereken bir şart olan kader, ezelden ebediyete kadar Allah’ın hem iyi hem de “kötü” olaylarla malum olması şeklinde tanımlanır. Ehli Sünnet inanışında “İmanın Şartları” arasında kabul edilen kadere inanmak, bir başka değişle Amentünün en önemli bölümlerinden biridir. Kısacası İslam inanışında kişinin Mümin olabilmesi için kadere inanması gerekir ki, kişi kadere inanmadığı zaman Müslümanlıktan çıkmaktadır. Musevilikte daha farklı şekilde inanılan kader kavramı, kişi için yıllık olarak yazılır ve bir önceki yılda yapılanlar yeni yılın kaderini doğrudan etkiler. Yani bir yıllık süre boyunca iyilik yapan Musevi, gelecek yıl kaderinin de iyi şekilde yazılacağına inanır. Son olarak kaza ile kader kavramlarının birbirine karıştırılmaması da oldukça önemlidir. Kaza Allah’ın olacakları takdir etmesiyken kader, Allah’tan başka kimsenin bilemeceği olayların bilgisine sahip olmaktadır.

 

Bir Cevap Yazın