Kabakçı Mustafa İsyanı nedir?

Kabakçı Mustafa isyanının birçok nedeni vardır. 18. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti hem dışta ve hem de içeride çeşitli düşmanlarla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Her yönden bozulmuş olan yeniçeri ordusunun disiplinsizliği nedeniyle savalar başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Sultan III. Selim 1789 yılında padişah olunca ilk olarak Nizâm-ı Cedîd adı verilen ıslâhat hareketlerine girişmişti.
isyan
Osmanlı Devleti’nin ıslahatçı padişahlarından biri olan Sultan III. Selim, Osmanlı Devleti’nde o ana kadar gerçekleştirilememiş olan bir düzenleme yaparak Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu köklü yeniliklerden memnun olmayan ve önemli görevlerde bulunan ve devlet yönteminde etkinliği fazla olan bazı devlet adamları Osmanlı-Rus Savaşı’nın sürdüğü yıllarda, İstanbul’da bulunan Yeniçeri Ağaları ile Nizam-ı Cedid’i ortadan kaldırma planları yaptılar. Akka yenilgisini bir türlü unutamayan, bu nedenle Nizâm-ı cedîde karşı büyük bir kin duyan Fransızların İstanbul sefiri Sebastiani da isyanı el altından teşvik ediyordu. İlk olarak Köse Musa Paşa, Mayıs ayının sonlarına doğru, Karadeniz boğazında muhafız yeniçeri yamaklarına Nizâm-ı cedîd elbisesi giydirilmesi için Boğaz nazırı Mahmud Efendi’yi görevlendirdi. Ancak yamakların yanına gönderdiği Özel memurlarda, bu tedbirin padişah tarafından alındığını ve “Nizâm-ı cedîd elbisesi giyerseniz dinden çıkarsınız, giymezseniz tard edileceksiniz. Belki Nizâm-ı cedîd sizi öldürecek” fikirlerini yaydılar.

Bunun üzerine daha önce teşkilâtlanmış olan yamaklar; “Biz atalarımızdan beri yeniçeriyiz, nizâm-ı cedîd elbisesi giymiyoruz” diye ayaklandılar. Yamakların ağaları Halil Haseki durumu yatıştırmak istedi ise de, orada öldürüldü. Artık isyan tam anlamıyla başlamıştı. Bunu öğrenen Boğaz nazırı Mahmud Efendi, Büyükdere ocağına sığınmak için iskeleden kayıkla yola çıktı. Arkadan yetişen yamaklar onu ve hizmet erini de öldürdüler. Mahmud Efendi’nin mühürdarı, İstanbul’a gelen kayıkçılardan durumu öğrenince, kethüda İbrahim Efendi’ye haber verdiler. Bâb-ı âlî vaziyeti öğrenince bir toplantı yaparak durumu görüştü. Kaymakam Musa Paşa’nın; “Bir kazadır olmuş, yamaklar da yola gelmek üzeredir” demesi üzerine III. Selim, gerekli tedbirlerin alınarak eşkıyanın dağıtılmasını ve zararlarına son verilmesini emretti. Yamakları yatıştırmak üzere bir heyet gönderilmesi kararlaştırıldı. Gönderilen heyet onlara nasihat yerine gayret ve cesaret verdi.
Sonuç olarak yeniçeriler, Kastamonulu Kabakçı Mustafa’nın öncülüğünde ayaklanma başlattılar. Osmanlı yönetimi bu gelişmeler üzerine toplanarak ayaklanmayı bastırmak için kararlar almak istedi.
Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen asilere müdahalede etmekte geciken, Sultan III. Selim, Nizam-ı Cedid’i kapatmak zorunda kaldı. İstekleri yerine getirilmiş olan asiler yakalanmaya son vermediler. Sultan III. Selim’e olan yakınlıkları ile tanınan 11 devlet adamının kendilerine teslim edilmesini istediler. Şehzade Mustafa ve Şehzade Mahmud’un da hayatlarının tehlikede olduğunu öne sürerek kendilerine gönderilmesini ve Sultan III. Selim’in tahttan inmesini istediler.

Bu istek karşısında Sultan III. Selim, “Böyle isyankar tebanın hükümdarı ve halifesi olmaktansa olmamak daha iyidir” diyerek 29 Mayıs 1807 tarihinde padişahlıktan ayrıldığını açıkladı.
Sultan III. Selim, tahttan indikten sonra bir yıl daha sarayda yaşadı. Alemdar Mustafa Paşa’nın kendisini tekrar tahta çıkarmak için ayaklandığı sırada, III. Selim, Sultan IV. Mustafa tarafından öldürüldü. Başladığı ilerleme hareketlerinin başarısız olmasına rağmen Osmanlı Devleti’nde Avrupa’ya yönelişin ilk temelleri sayılacak son derece önemli işler gördü. Avrupa askerlik örgütünü ve bilgilerini ülkeye sokması, müspet bilimlere önem veren teknik okullar açması III. Selim döneminin en önemli başarılarıdır.

Kabakçı Mustafa, III. Selim’in tahttan indirilmesindeki rolü ve ondan sonraki hareketlerinden dolayı 1808 yılının temmuz ayında Alemdâr Mustafa Paşa’nın adamları tarafından Boğaz’daki evinde öldürüldü.
Kabakçı Mustafa isyanı, Osmanlı Devleti’ne maddî ve manevî birçok zararlar verdi. Devletin ilerlemesi için gerekli kabiliyetli devlet adamlarının öldürülmesi bu kayıpların en önemlisiydi. Büyük emekler harcanarak kurulmuş olan Nizâm-ı cedîd’in kaldırılması maddî yönden büyük bir kayıptı. İsyandan kısa bir süre sonra Rusçuk âyânı Alemdâr Mustafa Paşa, İstanbul’a gelerek ayaklanmanın elebaşılarını öldürdü ve Sultan II. Mahmud’u tahtta geçirdi.

Bir Cevap Yazın