II. Meşrutiyet nedir?

Sultan II. Abdülhamid döneminde Jöntürkler cemiyeti dağılmış olmakla beraber, cemiyetin yaymış olduğu “hürriyet” ve “meşrutiyet” gibi fikirlerin yurt içinde yayıldığı ve taraftar bulduğu görülmektedir. Bu düşünce ve fikirler etrafında toplanmış olanlar, İstanbul’da “İttihad ve Terakki Cemiyeti”ni kurmuşlardır. Böylece dağınık bir şekilde belirmiş olan bu fikir ve hareketler, siyasî bir organ olarak temsil edilmeye başlanmıştır. Osmanlı siyaset tarihinde II. Meşrutiyet rejiminin ilanında önemli rol oynayan “İttihad ve Terakki” adı verilmiş olan bu topluluk Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine damgasını vurmuştur. İttihad ve Terakki Cemiyeti, iktidara geldiği takdirde devleti ayağa kaldıracağını, bozgunları durduracağını ve vatanı kurtarmak için bir takım ıslahatlar yapacağını iddia etmiştir. İttihad ve Terakki Cemiyeti, Meşrutî idarenin dinen, aklen ve siyaseten ihtiyaç duyulan bir idare olduğunu gazetelerle ilan etmiş, Meşruti idare İslami bir çerçeveye oturtulmak suretiyle ulemanın desteği alınmıştır.
2
İkinci Meşrutiyet, 24 Temmuz 1908 tarihinde yeniden ilân edilmesiyle başlayan ve 6 Kasım 1922 tarihine kadar Osmanlı Devleti’nin tasfiyesiyle sona ermiş olan dönemdir. Birinci Meşrutiyet resmi olarak hiçbir zaman sona ermemiş ve anayasa değişmemiş olduğundan dolayı, bazı tarihçiler tarafından, bir tek Meşrutiyet döneminin ikinci safhası olarak da değerlendirilmektedir. 1908 devrimi, yalnızca Sultan Abdülhamid’in sonunu getiren bir olgu değil, aynı zamanda devletin de çöküşünü sebep olan bir noktasıdır.

Toplam 14 yıl sürmüş olan bu dönemde, parlamenter demokrasi, siyasi parti, seçim, askeri darbe ve diktatörlük olguları yakından tanınmış, Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı gibi iki büyük savaş yaşanmış ve 600 yıllık imparatorluğun dağılmasına tanık olunmuştur.

İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesinden hemen sonra derhal seçimlere gidilmiştir. Seçimlerin iki partisi İttihat ve Terakki ile liberal görüşü savunan Ahrar Fırkası’ydı. Seçimleri İttihatçılar kazanmayı başarmıştır Seçimlerden sonra oluşan yeni Meclis-i Mebusan 17 Aralık 1908 tarihinde çalışmalarına başlamıştır. Ülkeyi perde arkasından yönetmekte olan İttihat ve Terakki yönetimine karşı bazı çevrelerde her geçen gün artan bir hoşnutsuzluk görülmüştür. 6 Nisan 1909 tarihinde muhalif gazetecilerden Hasan Fehmi Bey’in bir İttihat ve Terakki fedaisi tarafından öldürülmesi, İstanbul’da büyük bir protestoya sebep olmuştur. Bu olayı müteakip 13 Nisan 1909 tarihinde bazı askerî birliklerin ve medrese öğrencilerinin de katılmış olduğu bir ayaklanma başlamış, bazı subaylar ve bazı milletvekilleri linç edilmiş ve İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalanmıştır. 31 Mart Olayı denilen bu ayaklanma, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından 24 Nisan günü bastırılmıştır. 27 Nisan’da toplanmış olan Meclis-i Mebusan, II. Abdülhamit’i bu ayaklanmadan sorumlusu olarak görmüş ve tahttan indirilmesine karar vermiştir. Sultan II. Abdülhamid’in yerine yaşlı şehzade Mehmed Reşad Efendi ‘nin tahta geçirilmesine karar verilmiştir.

8 Ağustos 1909 tarihinde Kanûn-î Esasî’de yapılan değişiklikle padişahın yetkileri “sembolik” bir düzeye indirilmiştir. Meclis başkanını artık padişah değil, meclis kendisi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi koşullara bağlamış ve üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmiştir.

Meşrutiyet’in ilanı, gibi ülkeye bir huzur ve sükûnet getirmediği gibi, aksine arka arkaya gelen kayıplara yol açmıştır . Bulgaristan tam bağımsızlığını ilan etmiş, Avusturya – Macaristan da Bosna Hersek’i ilhak etmiştir. Girit de Yunanistan’a katıldığını ilan etmiştir. 8 Ekim 1912 tarihinde başlayamış olan Balkan Savaşı kısa zamanda bir felakete dönüşmüş ve Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Batı Trakya kaybedildi.23 Ocak 1913 tarihinde Enver Bey öncüğündeki bir grup İttihat ve Terakki fedaisi, Bâb-ı Âli Baskını adı ile anılan askeri darbe ile Sadrazam Kamil Paşa’yı istifa ettirmiştir. Erkan-ı Harbiye Reisi (genelkurmay başkanı) Mahmut Şevket Paşa sadrazam ilan edilmiştir.

Sadrazam Mahmut Şevket Paşa 11 Haziran’da makam arabasında uğradığı bir suikast sonunda hayatını kaybetmiştir. Bu cinayetten dolayı 15 kişi idam edilmiştir. Sait Halim Paşa sadrazamlığı getirilmiş olsa da, ülke Enver Paşa, Mehmed Talat Paşa ve Cemal Paşa’lardan oluşturulan üçlü tarafından yönetilmiş ve bu şartlar altında Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na katılmıştır. Savaşta ağır bir yenilgi almıştır.

Osmanlı Devleti’nin fiilen tarihe karıştığı 5 Kasım 1922 tarihine kadar Osmanlı hükümeti kâğıt üstünde var olmaya devam etmiştir.

II. Meşrutiyet döneminde yeni dernek ve cemiyetler kurulmuştur. Kadın hakları konusunda önemli ıslahat yapılmıştır. Evlilikte belediye nikâhı zorunlu hale getirilmiştir. 1917 yılında Aile Hukuku Kararnamesi çıkarılarak kocanın ikinci bir kadınla evlenebilmesi ilk kadının rızasına bırakılmıştır.

Bir Cevap Yazın