Hicaz neresidir?

Günümüzde Suudi Arabistan toprakları içinde kalan ve Arap Yarımadası’nın Batı kesiminde yer alan bir bölge olan Hicaz, Arapça “engel” manasına gelmektedir. Kutsal şehirler Mekke ve Medine’yi de içinde barındıran Hicaz Bölgesi, her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği ve sosyokültürel yaşam açısından önemi çok büyük olan bir coğrafyadır. Kızıldeniz’i takip ederek Ürdün’de yer alan Asir bölgesinin doğu kesimlerine kadar varan Hicaz, İslam aleminin merkez noktası konumundadır. Tarihsel süreç içinde İslamiyet öncesi dönemde de önemli bir merkez olan Hicaz, bilinen insanlık tarihinin ilk dönemlerinden günümüze insanların sık ziyaret ettiği yerleşim bölgeleri arasında yer almıştır.

Hicaz bölgesi M.Ö. 6. yüzyılda Eski Babil medeniyetinin de merkez noktası olduğundan, Antik dönemden beri stratejik ve jeopolitik açıdan önemli bir bölge olmuştur. Hz. Muhammed döneminden çok öncesinde arkeolojinin yakından ilgilendiği Eski Babil medeniyetinin de başkentinin de Hicaz’da olması, Hicaz bölgesini bilinen insanlık tarihinin en eski yerleşim bölgelerinden biri haline getirmektedir. Abbasilerden Memluklara kadar birçok devletin denetimine de giren bölge, 1517 yılından itibaren Osmanlı Devleti toprağı haline gelmiştir. Müslümanlığın yayılmasını sağlayan Osmanlıların Hicaz Bölgesi’ni ele geçirmesi ve İslam’ın kılıcı haline gelmesiyle önemi daha da artan Hicaz bölgesi, kendine başına bir ekonomik güç haline de gelmiştir.

Hicaz günümüzde her yıl Müslümanların Hac ibadeti nedeniyle ziyaretlerinden büyük bir ekonomik fayda elde eden bir bölge haline gelmiştir. Bölgenin en önemli gelir kaynağı olan bu ziyaret mevsimi, ülke ekonomisinin de büyük oranda kalkınmasına neden olur. Ayrıca hurma üretimi ve Hicaz’ın Doğu bölgesinde yer alan petrol kaynakları da coğrafyanın hala çok değerli bir ekonomik güç olmasını sağlamaktadır. 1915 yılına kadar Osmanlı Devleti denetiminde kalan Hicaz bölgesi bu yıl başlayan 1. Dünya Savaşı esnasında Hz. Muhammed soyundan geldiğini ileri süren Hüseyin bin Ali’nin isyanından sonra Hicaz Krallığı haline gelmiştir.

Hüseyin bin Ali’nin Osmanlı yönetimine başkaldırmasının ardından krallık haline gelen Hicaz bölgesi 1924 yılında da bu sefer Vehhabilerin başkaldırması ile tekrar taht değişikliği yaşadı. Vehhabilerin isyanının ardından tahtan çekilmek ve ülkeyi terk etmek zorunda kalan Hüseyin bin Ali’nin tahtına oğlu oturmuştur. Ancak bir yıl sonra taht yeniden el değiştirdi ve takip eden dönemde ilk Suudi devlet kuruldu. 1932 yılında Hicaz’da yer alan tüm bölgeler birleştirilerek Suudi Arabistan Devleti kurulmuştur.

Bir Cevap Yazın