Foton nedir?

Modern fizik biliminin önemli olduğu kadar popüler de olan inceleme alanları arasında yer alan elektromanyetik alanlar kuantumu, tüm elektromanyetik ışınların yani ışığın temel parçacığı olarak kabul edilir. Fotonun özellikleri incelendiğinde, ışığın temeli olan bu parçacığın aynı zamanda elektromanyetik kuvvetteki “yük taşıyıcısı” olduğu da görülmüştür. Gerek makro fizik gerekse de çağımızın en büyük soru işaretlerinin cevap beklediği bir bilim dalı olan mikro fiziğin yani kuantum fiziğinin yakından ilgili olduğu fotonlar, kolay gözlenebilir bir yapıya sahiptir. Mikroskobik düzeyde olduğu gibi makro düzeyde de rahat bir şekilde gözlemlenebilen foton parçacıkları, kuantum fiziğinin hayal gücünü zorlayan dünyasındaki ünlü deneylerin de temel inceleme alanı olmuştur.

Işığın temel yapı taşı olan foton parçacıklarının kolay şekilde gözlenebilmesinin nedeni, bu parçacıkların herhangi bir “durağan kütleye” sahip olmamasıdır. Durağan bir kütleye sahip olmadığı için çok uzak mesafelerde dahi etkileşime izin veren fotonlar, “tüm parçacıklarda olduğu gibi” kuantum mekaniği esaslarına tabidir. Kuantum fiziğinin en popüler konularından biri olan ve dünya genelinde bilim çevreleri tarafından “çifte yarık deneyi” olarak isimlendirilen çalışmalar, foton parçacıklarının akıl almaz bir biçimde “hem parçacık hem de dalga” özelliği gösterdiğinin anlaşılmasını sağlamıştır.

Bu parçacıkların sayısal kütlesi ölçülmeye çalışıldığında foton parçacık özellikleri gösterirken, mercek tarafından kırılmaya uğrayarak dalga gibi davranabilir. Kuantum fiziğinin uzun zamandır cevap bekleyen ve belki de cevaplanması mümkün olmayan temel sorularından biri olan “gözlemci faktörü”, foton parçacıklarının yapısı incelendiğinde gözlemcinin de olaya dahil olmasını ve bu nedenle de fotonun farklı özellikler göstermesini sağlar. Günümüzde modern fizik çevreleri tarafından dünya genelinde kabul gören foton kuramı, bilim tarihinin en ünlü isimlerinden biri olan Albert Einstein tarafından geliştirilmiştir. Klasik dalga modelinin foton parçacıklarının yapısını ve davranışlarını tam olarak açıklayamaması, Albert Einstein’ın modern foton kuramını geliştirmesini sağlamıştır.

Işığın parçacıklardan oluştuğu fikri bilinen medeniyet tarihinde ilk defa Newton tarafından ortaya atılmış bir fikirdir. Ancak daha sonraki dönemde birçok bilim insanı yaptığı çalışmalar sonucunda ışığın dalgalardan oluştuğu kararına varmış ve özellikle Avrupa merkezli bilim çevrelerinde bu düşünce kabul görmüştür. Max Planck tarafından yapılan deneyler tüm fizik çevrelerine ışığın yani fotonların parçacık gibi davrandığını gösterince, “ışık kuantumu” olarak adlandırılan fotonların yapısı daha da fazla ilgi çekmiştir. Işık hızı ile hareket eden ve durgun herhangi bir kütlesi bulunmayan bu parçacıkların etkileşime parçacık olarak da dalga olarak da girebilmesi, modern fizik çevrelerinin hala fotonlar üzerinde geniş ölçekli araştırmalar yapmasına neden olmaktadır.

Bir Cevap Yazın