Etnografya nedir?

Bilinen medeniyet tarihini araştıran en önemli bilim dallarından biri olan etnografya en basit tanımla, toplumları ve aralarındaki ilişkileri araştıran ve kültürel miras olarak nitelendirilen kaynakları inceleyen bir ırk bilimidir. İnsanoğlunun bir araya gelerek oluşturduğu toplumların varlık sahnesindeki davranışlarını ve ardında bıraktıkları eserleri inceleyen etnografya, gerek nitelik gerekse de nicelik yönünden toplumları detaylı bir şekilde araştırır. Etnografya bilimi toplumları araştırırken bütünlükçü bir yaklaşık açısı benimser ki, bu inceleme yöntemi de insanoğlu ile toplumun birbirinden ayrılmadan incelenmesini hedef alır.

Orta Çağ’ın karanlığından çıkarken tüm dünyaya “sömürgecilik” isimli yeni bir kavramı tanıştıran Avrupalı krallıklar, etnografya biliminin kaynaklarının oluşmasına büyük katkı da bulunmuştur. Zira sömürgecilik faaliyetleri adı altında tüm dünyayı dolaşan Avrupalılar, gezilerinde başlarından geçenleri kayıt altına almış ve böylece günümüz etnograflarının kaynak olarak kabul ettiği yazılı belgeler ortaya çıkmıştır. Günümüzde hala etnografya biliminin en önemli kaynakları sömürgecilik dönemi raporları ve kaşiflerin kaleme aldığı gezi notları olarak kabul edilmektedir.

Etnografya bilimi toplumları popülasyonlarına göre küçük veya büyük olarak ayırmadan inceler. Toplumu oluşturan bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen etnografya bilimi aynı zamanda toplumların dil, din ve yaşadıkları coğrafyadaki iklim şartlarına uyum sağlamak için yaptığı faaliyetleri de inceler. Bu bağlamda etnografya biliminin toplumlar için büyük önemi olan ekonomik ve siyasi gelişmeleri de yakından takip ettiği söylenebilir. Zira tıpkı günümüzde olduğu gibi geçmiş dönemlerde de toplumlar arasındaki ekonomik ve siyasi sorunlar dünya gündemini oluşturduğundan, etnografya bilimi de toplumu ilgilendiren olaylarla yakından ilgilidir.

İlkel halkların ortadan birer birer “kalması” ile birlikte modernleşme yolunda ilerlemeye başlayan insan topluluklarının bu süreç içindeki davranışlarını da inceleyen etnografya bilimi, kırsal yaşamdan kent yaşamına geçişte yaşanan adaptasyon süreçlerini de takip eder. Maddi ve manevi kültür miraslarının geçmiş dönemde yaşayan insan toplulukları hakkında geniş bilgi edinilmesini sağlaması, etnografya biliminin de bu kaynaklara ilgi göstermesine neden olur. Kültürel miras olarak tanımlanan tüm eserleri inceleyen etnograflar, bu eserlerden yola çıkarak dönemin toplumsal yaşamına dair cevaplar edinir. İnsan topluluklarının yaşama biçimlerine dair her ne varsa etnografya biliminin ilgi alanına girdiğinden, bu bilim dalının oldukça geniş bir yelpazede araştırma yaptığı söylenebilir.

Rahnansaika

Bir Cevap Yazın