Emzirmek gebelikten korur mu?

emzirmekBebek sahibi olmanın çiftler açısından çok önemli olmasına rağmen, bebek sahibi olunca korunmakta önemli hale gelmektedir. Birden fazla sayıda bebek sahibi olmak isteyen çiftler bile, iki bebeğin arasında en az 3-4 yıl yaş farkı olmasını tercih eder. Çok az sayıda çift en kısa sürede yeniden bebek sahibi olmayı ister.

Doğumun ardından tekrar gebe kalmak için en ideal zamanın ne olduğu konusunda yeterli bir bilgi olmasa da, Bu konuda kabul edilen değer en az 2 yıllık bir zamanın geçmesi gerektiğidir. Bu konu hakkında yapılan bir araştırmada, doğumdan sonra altı ay içinde tekrar hamile kalan kadınların gebeliğinde düşük ağırlıklı bebek doğurmak ve erken doğum yapmak gibi risklerin belirgin şekilde arttığı belirlenmiştir. Yine araştırmalarda iki doğumun arasında 60 ay ya da daha uzun süre bırakmış olan çiftlerde de, yine erken doğum riskinin arttığı tespit edilmiştir. Tespitlere göre, bir sonraki gebelik için en ideal zaman en az 11 ay kadar beklenmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

Kadınların çoğu doğumdan sonraki ilk dönemlerde gebe kalamayacağını sanır. Bu dönemde emzirmenin kendilerini gebe kalmaktan koruduğuna ve doğumun ardından belli bir zaman düzenli cinsel yaşamlarının olmadığına güvenirler. Ayrıca nedeni açıklanamayan şekilde gebe kalamamış aşılama tedavisi ya da tüp bebek tedavisi gibi yardımcı üreme yöntemlerini kullanarak gebe kalan kadınların ise, bu konuda güven duygusu daha yüksektir. Bu kadınlar gebe kalamayacağını düşündüğünden, doğum kontrol yöntemlerini doğru uygulamazlar. Ancak kadınların büyük bir kısmı daha sonra kendiliğinden gebe kalabilir.

Emzirmek gerçekten kadınları gebelikten korur mu?

Bu konuda net bir cevap vermek çok zordur. Emzirmenin çok eski çağlardan itibaren kadının gebe kalma potansiyelini azalttığı bilinmektedir. Bu bilgiyle emzirme doğum kontrol yöntemi olarak, günümüze kadar gelmiştir. Ancak emzirme modern bir doğum kontrol yöntemi olarak kabul edilmez. Kadınlar doğum yaptıktan sonra emzirme döneminde adet görmeyeceğini düşünmektedir. Ancak bu düşünce kesin olarak doğru değildir. Doğumdan sonra kadında düzenli adet kanamalarının başlaması 5-6 ay içinde olur. Adet görülmeyen dönem 2-3 ay olabileceği gibi, bazen 13-14 aya kadar uzama gösterebilir. Bu dönemde emzirmenin kadını gebelikten koruyabilmesi için, kritik nokta adetlerin başlangıcıdır.

Hamilelikten korunma ve emzirme arasındaki ilişkinin incelenmesiyle, anne ve bebeğin arasındaki iletişimin % 98 oranında gebeliği engellediği sonucuna varılmıştır. Ancak bazı koşulların bunu sağlaması gerekir. Günümüzde kadınların emzirmenin gebeliği engelleyecek doğum kontrol yöntemi olarak kullanılabilmesi için, 3 şartın bulunması gerekir.

  • Annenin doğum yaptıktan sonra adet kanamalarının henüz başlamamış olması (Lohusalık dönemindeki kanamalar adet kanaması olarak kabul edilmemektedir)
  • Bebeğin tamamen ya da tamamına yakın olarak anne sütüyle beslenmesi (Bebek gündüz dört saatten fazla, geceleri altı saatten fazla anne sütüyle beslenmelidir)
  • Bebeğin 6 aydan küçük olması

Bu şartların bir arada olması durumunda, emzirmenin kadını gebelikten korumasına modern tıbbi yöntemler kadar etkili olacağı söylenebilir. Gebelikten koruma etkisi bebeğin 6 aydan daha büyük olması halinde giderek azalır.

Bebeğin beslenmesinin vitamin ve ilaçlar dışında tamamen anne sütüyle olması gerekir. Bu tam bir şekilde anne sütüyle beslenme şeklidir. Bebeğin alacağı besinlerin % 85 inden fazlası anne sütü olduğunda, bununda tama yakın anne sütüyle beslenme olacağı söylenebilir.

Bu şartlardan en sonuncusu ve en önemli şartı kadının adet kanamasının henüz başlamamış olmasıdır. Adet kanaması başlarsa, sütün koruyuculuğu sona erer. Bebeğini yalnız anne sütüyle besleyen kadın, adet görmeye başlarsa, mutlaka korunmak için etkin bir kontrol yöntemi kullanmalı. Normal olarak doğumun sonrasında sekizinci haftadan itibaren olan bir vajinal kanamadan sonra kadının gebe kalabilme potansiyelinin yeniden geri geldiği kabul edilir.

Emzirme nasıl bir doğum kontrolü sağlar?

Kadınlarda prolaktin hormonu kafatasının içinde beynin altındaki hipofiz denilen bezden salgılanır. Doğumla birlikte hem dokunsal uyarılar, hem de bebeğin kadının meme başını emme hareketi oksitosin denilen hormonun kana salınmasını ve süt kanallarında biriken sütün dışarı çıkmasını sağlar. Doğumun ardından bebeğin düzenli olarak emzirilmesi, bunun devamını sağlar ve süt üretiminde gereken prolaktin hormonunun kandaki seviyesini yükseltir. Prolaktin hormonunun başka bir görevi de, bebeğin var olduğunu vücutta diğer organlara ve en önemli organa yani yumurtalıklara iletmektir. Bu iletim düzenli şekilde yumurtalıklara gider ve gebeliğin oluşturulmasını sağlayacak yumurta üretimine son verilmesine neden olur. Bu kadında cinsel isteğin azalması ve vajen kuruluğu oluşturur. Bunun amacı büyüyen yeni neslin korunmasındandır. Buna süt korur denmesi bu yüzdendir. Emzirme şartlar olduğunda, gebelikten korunmak için % 99 oranında başarı sağlayabilir. Fakat üç şartın aynı anda birlikte olması gerekir.

Bir Cevap Yazın